Yerli otomobil, yerli uçak, yerli tank, yeri ödeme sistemi, yerli güneş paneli, yerli arama motoru... “Yerli ve milli” başlığı altında, üzerinde çalışılan daha pek çok ürün ve servisi sıralamak mümkün.
Milyarlarca dolarlık baş belası cari açığı kapatmak ve yurtdışı arenada ses getirmek için stratejik hamle olarak belirlediğimiz ‘yerlilik’ rotasında birçok girişimin altına imza atıyoruz. Elbette bu yatırımlar sadece günümüze özel değil, ülkemiz geçmişte de, dönemin şartlarında ‘yerli’ ürün geliştirmek için farklı projelere imza atmıştı. Mesela yerli oto Anadol...
İçimizde bu kadar çok ‘yerli’ ürün hevesi olunca elbette kimi ürünler fikir ve söylem aşamasından öteye geçemiyor, daha ortaya çıkmadan yok oluyor. Rakipler Mercedes, Boeing, Leopard, Google, Mastercard gibi devler olunca başarısızlıklar pek sürpriz sayılmıyor. Geçip gidiyor, unutuluyor.
Elbette işimiz kolay değil ancak sağlam stratejilerle hazırlanan ve ekonomik olarak ‘intihar’ olmayacak yerli ve milli ürünler de hayatımıza girmeye başladı. Mesela milli tank Altay...
Altını transfer etti
İşte bu ortamda Türkiye’nin resmi kurumlarından biri daha sessiz sedasız “yerli ve milli altın transfer sistemi” kurmaya hazırlanıyor.
İsmi: Loco İstanbul!.. Borsa İstanbul, 11 banka ve 29 aracı kurumun oluşturduğu Takasbank’ın (Takas İstanbul) bu yeni projesinin hedefi şu:
n Altın yeni sistemle birlikte TL, euro, dolar gibi bir hesaptan diğer bir hesaba veya bankadaki hesaptan diğer bankadaki bir hesaba transfer edilebilecek. (Aslında bunu altının EFT’si olarak adlandırabiliriz.)
n Bu yenilik altına bir yandan mobilite kazandırırken diğer taraftan vatandaşın yastık altında tuttuğu altının sisteme çekilmesine aracılık edecek.
Takas İstanbul’un Genel Müdürü Mahmut Kayacık, ilgili tüm kurumlardan destek isteyerek, “Takasbank’ın üzerinde çalıştığı “altın transfer sistemi” ile sağlanacak mobilite gibi hususlar dikkate alındığında Loco İstanbul projesi, yerli ve milli bir sistem olarak karşımıza çıkıyor” diyor.
Yastık altı efsanesi
Altın transfer sisteminde, altının saklanması ve bunlar üzerinden finansal araçlar çıkarma işlemlerine de talip olan Takasbank, bu yolla vatandaşların elinde tuttuğu ve tahmini büyüklüğü 2.200 tonu bulan altını finans sistemine dahil edebileceğine inanıyor.
Devletin tüm kurumlarının ve hükümetin teşvikleri ve özel bankaların ‘altın hesaplarının’ etkisiyle bugüne kadar sisteme 125 ton, yani 2.200 tonun yalnızca yüzde 5’i çekilebilmiş durumda. Yüzde 95 hâlâ yastık altında...
Halkımızın yatırım aracı olarak en güvenli enstrüman olarak baş tacında tuttuğu altınını yanından ayırması fikri nedense kulağa pek inandırıcı gelmiyor.
Yerli ve milli bir sistem olursa vatandaş ne yapar bilinmez!
Oynatmaya az kaldı robotlar nerede?
Yuval Noah Harari, yazdığı “Homo Sapiens” ve “Homo Deus” ile tüm dünyada çok popüler hale gelmiş bir tarihçi ve yazar. Harari geçen haftaki Davos toplantısının en çok ilgi gören konuşmacılarından biriydi. Harari, teknolojinin yeni hedefinin beynimiz olduğunu anlatan ve insan ırkının yerini yeni bir türün almasının yakın olduğunu belirten hayli karamsar tablo çizen bir konuşma yaptı.
Konuşmadan notlar şöyle;
-Tarihte ilk olarak toprak ardından da üretim aracı makinalar en önemli zenginlik aracı oldu. Zenginliğin dağıtılması sınıfları yarattı. Günümüzde ise en değerli meta; “veri” yani bilgi. Bilginin dağılması ise sınıflardan farklı olarak insan türlerini farklılaştırabilir.
Muhbir PC’ler...
-Bilgiden anlamamız gereken ise özellikle biometrik veriler. Yani vücudunuzda ve beyninizde neler olup bittiğini sizden daha iyi anlayan teknolojiler. Teknoloji artık bizi bizden daha iyi tanıyıp, yönetebilecek. İnsanı kendinden iyi tanıyan bu teknolojiye sahip olanlar ise yeni elitler olacak ve yeni bir insan türü oluşacak.
-Örneğin, Kuzey Kore’nin meşhur lideri Kim Jong Un, geliştirilmesi muhtemel teknolojiler sayesinde, sokakta asılı fotoğrafına bakan bir vatandaşının o an kendisi hakkında ne düşündüğünü ve ne hissettiğini anında görecek. Böylece muhbirlerin görevini bilgisayarlar üstlenecek.
-Demokrasi gücü dağıtan bir yönetim biçimi. Datanın tek elde toplanmasıyla yönetim gücü tekelleşecek. Dijital diktatörler ortaya çıkacak.
-Şu anda bilgisayarların “hack” edilmesinden bahsediyoruz. Yakında beynimiz hack edilebilir.
-Toprakla ilgili binlerce yıldan beri gelen kanunlar var. Fakat verilerle ilgili yeterli düzenleme yok. İnanın inanmayın, bu konuşma dünyada büyük ses getirdi. Harari’ye göre bu değişiklikler önümüzdeki on yıllar içinde olacak.
Belki de zaten oluyordur...