Lucca ve benzeri lüks mekânların sürekli dolu olması Bodrum’da lüks yemek siparişini adeta patlattı! Bu alanda faaliyet gösteren Fuudy, yemekleri evlere elektrikli BMW’lerle taşıyor.
Pandemi sonrası Bodrum’un ilk yazı… Haziran sonu yaklaşmasına karşın henüz kalabalıklar akmadı. Okulların bu yıl geç kapanması Bodrum’da sezonu geciktirdi. Ama yabancılar erkenci bu yaz. Bodrum Mandarin’de uzaktan gördüğüm birini Amerikalı aktris ve sunucu Ellen Lee DeGeneres’e benzettim. Yürüdüm geçtim, sonradan öğrendim ki meğer ta kendisiymiş…
Yıldızlar geçidi
Mandarin’in dillere destan SPA’sına doğru giden oymuş meğer, fotoğraf imkânını kaçırmış oldum! Kate Moss, Naomi Champbell’i biliyorduk ama Ellen DeGeneres’in geldiğini ilk kez gördüm. Bodrum artık Hollywood starlarının tatil için geldiği lüks bir destinasyon oldu. Yabancılar sadece tatile değil yatırım için de geliyorlar. Mandarin Oriental mesela… Başta varlıklı Rus ve Azeriler olmak üzere birçok yabancının orada evi var. Ruslar demişken, kredi kartları çalışmıyor. Çin sisteminde işleyen bir kart kullanıyorlar, çoğunlukla da nakit.
Bu arada Hermes de Bodrum mağazasını Mandarin’de açtı. Ama Hermes’in açılışından bile daha çok ses getiren etkinlik Mandarin’deki Lucca Beach’in açılışıydı. Cem Yılmaz dâhil bütün müdavimleri oradaydı. Lucca ve Cantinery’nin kurucusu, sahibi ve işletmecisi Cem Mirap, beach’in akşam 20.00’a kadar açık kalacağını söyledi.
Kuyruk var!
Bir dönem dillere pelesenk olmuş bir şarkı vardı ya, “Aşk Bodrum’da yaşanır güzelim” Şarkı, “Bodrum Lucca’da yaşanır”a dönmüş adeta…
İstanbul gibi Bodrum’da da efsane olmayı başardılar. Geçen yıl hizmet vermeye başlayan Mandarin Lucca by the Sea şubelerine, müdavimlerin yanı sıra yabancılar da çok talep gösterince ciddi bir rezervasyon sıkıntısı yaşanıyor. Hal böyle olunca, müdavimlerine yer açmak için gelen taleplerin çoğunu karşılayamıyorlar.
Harika atmosfer
Cennet Koyu’ndaki harika mekânda dekorasyondan, menüye, ışıklandırmaya varıncaya değin saatlerce oturulası bir mekân yapmışlar.
Püfür püfür Akdeniz ruhunun estiği mekânın menüsü de deniz ürünleri ağırlıklı. Lucca By The Sea, Cennet Koyu’nun büyüleyici atmosferinde, sevilen yemek ve kokteyllerini gün boyu ve akşam müdavimlerine sunuyor. Yazın favori yemekleri ise kerevit crudo, domates carpaccio, levrek a la Lucca…
Cennet Koyu’nda yer alan Lucca’da konfor ve lezzet için her detay ince ince düşünülmüş.
İhtiyacı giderdi
Bodrum yaz aylarında taksi bulmanın, ulaşımın zor olduğu bir lokasyon. Cem Mirap buna da çözüm getirmiş. Premium yemek markaları için lüks kurye hizmeti veren Fuudy’yi Bodrum’da faaliyete açmış.
Fuudy bu yaz Bodrum’da büyük siparişleri BMW marka elektrikli arabalarla taşıyor. Papermoon, Köşebaşı, Maçakızı gibi markalar yanı sıra Hoca’nın Yeri, Atalay, Yalıkavak Köftecisi gibi klasik yerlerin yemeklerini de evlere ulaştırıyorlar.
Fuddy ayrıca Bodrum için hayati bir mesele olan Macrocenter’ı da anında evinize getiren tek uygulama. Macrocenter alışverişi için Fuudy üzerinden sipariş verilebiliyor.
Cem Mirap
Kız çocukları okul dışında da güçlendirilmeli
Eğitim, kültür ve sanat alanlarındaki sosyal yatırımlarıyla tanınan iş insanı Suna Kıraç’ın adını taşıyan Suna’nın Kızları, Eğitim Reformu Girişimi ile birlikte “Türkiye’de Kız Çocukların Eğitimi: Engeller, Müdahaleler ve Olanaklar” raporunu yayımladı. Suna Kıraç’ın kızı, iş insanı İpek Kıraç’ın liderliğinde, Suna ve İnan Kıraç Vakfı çatısı altında çalışmalarını yürüten Suna’nın Kızları, raporda özelde kız çocukların, genelde ise tüm çocukların önündeki üç büyük engeli toplumsal cinsiyet eşitsizliği, yoksulluk ve yapısal şiddet olarak tanımlıyor.
243 proje incelendi
Kız çocukları desteklemeye yönelik çalışmaların eğitime erişim, burs, okullaşma alanlarında yoğunlaştığına dikkat çeken rapor, kız çocukların yapabilirliklerinin artırılmasının en önemli ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Suna’nın Kızları Kurucusu İpek Kıraç, araştırma raporunda eğitim alanında çalışan 127 sivil toplum kurumunu, 243 projeyi incelediklerini, ardından iki odak grup ve üç paylaşım toplantısı düzenleyerek ekosistem haritalamasını tamamladıklarını vurguladı. İpek Kıraç şu ifadeleri kullandı:
Ekosistem hedefi
“Araştırmamıza dâhil olan eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının yüzde 62’ye yakını kız çocuk odaklı çalışmalar yürütüyor. Bu projelerin ağırlıklı olarak kız çocukların eğitime erişimi kolaylaştırıcı müdahalelere odaklandığını, burs ve benzeri ekonomik desteklerin yoğunlukta olduğunu görüyoruz. Okul öncesi dönem ise en az çalışma yürütülen alanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda açık öğretime devam eden ya da eğitim dışında kalmış kız çocuklara özel destek mekanizmaları da kısıtlı. Okula erişimin desteklenmesi son derece değerli ancak tek başına yeterli bir müdahale değil.”
Haritalama çalışmasının ardından Suna’nın Kızları’nın yol planını sivil toplum kuruluşları, kız çocukları ve öğretmenlerle bir arada oluşturduklarını belirten İpek Kıraç, kız çocukların okul dışında da desteklenmesi ve güçlendirilmesine imkân sağlayacak bir sivil toplum ekosistemi oluşmasına katkıda bulunmayı amaçladıklarını belirtti:
“En önemli ihtiyaç, kız çocukların baskı altında kalmadan, güvenlikli ve mutlu bir çevrede yaşayabilmelerine ve sosyal ağların içerisinde yer almalarına destek olacak bir ortam yaratmak. Bunu da sivil toplum kuruluşları olarak tek tek yapamayız. Bu nedenle ‘kolektif etki’ adını verdiğimiz yaklaşımla güçlü yanlarımızı ortaya koyduğumuz, eksikleri yeni oluşumlarla desteklediğimiz bir ekosistem yaratmak için çalışıyoruz.”
İpek Kıraç
Çocuklar için…
Suna’nın Kızları, Eğitim Reformu Girişimi ile birlikte yürüttüğü araştırma kapsamında kız çocuklarının potansiyellerini gerçekleştirmeleri ve nitelikli eğitime erişimleri için beş alanda yapabilirlik kriterleri belirledi. Fiziksel, entelektüel, ekonomik, sosyal ve politik yapabilirlik tanımlarının yer aldığı raporun tavsiyeler bölümünde söz konusu kriterlerin oğlan çocuklar için de sağlanamadığına dikkat çekilerek, “Ancak yoksulluğun ve ırkçılık gibi yapısal şiddet mekanizmalarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğini giderek daha derinleştirdiğini, dolayısıyla en büyük sıkıntıyı kız çocukların çektiğini görüyoruz. Bu nedenle kız çocukların yapabilirliklerini artıracak sistemsel düzenlemelerin tüm çocukları özgürleştireceğini savunuyoruz” ifadelerine yer verildi.