Bu sene geçti... Seneye TRT, Eurovision Şarkı Yarışması’na katılacak. TRT, EBU’nun (Avrupa Yayın Birliği) ayrıcalıklı üyesi beş ülke (Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya) başarılı sonuçlar alınca, oylama sistemini diğer üyelere sormadan değiştirmesine tepki olarak katılmadığımızı açıklamıştı. Sonra EBU Başkanı Jean-Paul Philippot, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’i ziyaret etti. Özür diledi. Kurum içinden aldığım bilgi, bu görüşme sonrası havanın yumuşadığı ve önümüzdeki yıl Eurovision Şarkı Yarışması’na katılacağımız yönünde.
SİSTEM DEĞİŞİR Mİ?
Ülkelerin bloklara ayrıldığı, oyların buna göre dağıldığı yönünde itirazlarımız da vardı.
Peki bu değişecek mi? İtirazlar bu yönde devam eder ama bütünüyle sistemin değişeceği beklenmiyor.
YARIŞMACI KADIN MI ERKEK Mİ?
Esra Erol’un programında genç bir arkadaşımız çıktı. Merve’ye talip olmuştu. Bir evlilik yapmış Halil kardeşimiz. İnternet ortamında tanışmış, ayrıntılar verdi. Ücretli bir siteymiş. ‘En kaliteli’ adayları bulmak için sanırım Platin üyelik almış; 169 TL de ödemiş.
Tanıştıkları ilk zamanlar kıskançlıktan epey çekmiş. “Cam açık yatıyordum. ‘Sen kapattın, başka biriyle görüşeceksin’ diyordu. Ben yatınca kamerayı yatağa çeviriyordum, yattığımı görüyordu” sözleri, Okan Bayülgen’in ‘Makina Kafa’sında gündeme geldi. Erkan Petekkaya, “Bunlar oy veriyor” dedi. Tantana bundan sonra koptu.
“BUNLAR OY VERİYOR”
Erkan Petekkaya, “Bu ne abi böyle bir şey... Onlar oy veriyor” dedi. Devam etti:
“Camı açtım, yattım diyor. Ne diyorsun. Abi gidiyor oy veriyor.”
Hemen bir noktayı belirteyim. Rekabetin olması Acun Ilıcalı için çok iyi olacak. Yarışmalar Acun’dan sorulur hali ortadan kalkmalı. Bunu kırmaya niyetli bir ses yarışması başladı Kanal D’de: ‘X Factor Star Işığı’...
Armağan Çağlayan’ı uzun zamandır görmemiştik. Daha çok masa başındaydı. (Med Yapım Genel Müdürü). ‘Fenomen jüri üyesi’ olarak tanıdık biz onu. Ekibi kurmuş, bu kez artı yapımcı olarak geldi. Onların da amacı ‘Acun tekelini’ kırmak. Peki ilk gün sınavı nasıl geçti?
ŞARKI BAHANE, HİKAYE ŞAHANE
İlk bölüm edindiğimiz izlenim böyle oldu.
‘Baba terk etti, anne verem’ hikayelerinin temel alındığı, adına da ‘hayat hikayeleri’ denilen bir format... Bunun üzerine müzik sosu veriliyor.
Dediğim gibi format bu; şarkılar ne acılar içinde söylendi, ‘halkın içinden çıkan sesler’ temasını öne çıkarıyor. Diğer ülke örnekleri de böyle.
ARALARINDA KİM STAR OLABİLİR?
Emre Can’ın 360 kanalında sunduğu ‘Centilmenler’ programında baktım, Hazal Kaya var. Uzun zamandır bu tarz programlara çıkmıyor. İyi de ediyor. Zaten konuşuluyor, fotoğrafları çekiliyor vs.
Sunucumuzun oğlunun liseden sınıf arkadaşı olması, bu programa katılma nedeni Hazal Kaya’nın. Laf döndü dolaştı dizilere geldi.
Oynadığı son iki dizi tutmadı...
En son ‘A.Ş.K.’ mecburi final yaptı. Bunlar kendisini üzüyor muydu? Hazal Kaya ‘Son Yaz’ dizisinin bitmesine Makedonya’yı çok sevdiği ve gideceği için üzüldüğünü söyledi. “Başarısız oldum diye bir korkum yok. Başarı ya da başarısızlık, popüler olmak ya da olmamak bunlara hiç bel bağlamadım” dedi.
FİLMLERİM SEÇİCİ VE ÖZENLİ
“Dizilerde konular belli, tutan işler belli. Çok fazla seçici olma şansınız yok. Ama filmlerde çok fazla seçici ve özenli davranıyorum” dedi Kaya. Hatta bu konudaki titizliğini ‘manasız’ denebilecek seviyede olduğunun da altını çizdi Hazal Kaya. Az filmde oynamasının nedeninin bu olduğunu söyledi.
RTÜK’te iki çoğunluk kararla, ceza alan iki program... Çoğunluk diyorum çünkü, muhalefet üyeleri “Olmaz”, iktidar üyeleri “Olur” dedi. Okan Bayülgen’e ve Tolga Çevik’in ‘Arkadaşım Hoşgeldin’ programına verilen cezalardan söz ediyorum...
Hangi maddeden ceza aldılar? Üst Kurul her iki programda da 6112 Sayılı Yasanın 8/1-m maddesinin ihlal edildiğine karar vermiş. Eğer 8/2’den ihlal olduğuna karar verilmiş olsaydı, bu şu anlama gelecekti: Yayınlarda bu ifadeler kullanılabilir ama korumalı saatlerin dışında, yani çocukların izlemediği saatlerde yayınlanabilir.
Ama Üst Kurul 8/1-m’den ihlal olduğuna karar verince iş değişiyor: Hangi saat olursa olsun, bu tür ifadeler yayınlarda kullanılamaz.
Yayıncıların bu kararı nasıl okuyacakları bence çok önemli. Çünkü bu kararla birlikte günlük hayatta sık sık kullandığımız ‘ulan’ dahil pek çok kelimeye ekran yolu kapanmış olabilir. Yani ‘ulan’ ve benzeri günlük konuşmanın ‘argo’ sözcükleri için ekran yolu kapanabilir. Bunlar birer emsal oluşturabilir.
Bu arada nedir bu 8/1 madde? “Türkçenin özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru güzel ve anlaşılır şekilde kullanımasını sağlamak zorundadır, dilin düzeysiz kaba ve argo
Mehmet Ali Birand’ın ölümü, Ali Kırca’nın ve Uğur Dündar’ın çok izlenen televizyonların haber bültenlerinden gitmesi; “Anchorman devri artık bitti, bir daha olmayacak mı?” soru işaretini getirdi.
Interpress Ajansı’nın, ocak ayında haberlerin yazılı basında yer almasına ilişkin yaptığı küçük araştırma bunu gösteriyor. Çok izlenen kanalların haber bültenleriyle ilgili haber sayısı epey azalmış. Kanal D ve Show TV 21 defa haber olmuş. Star ise 10 defa.
Siyasi gelişmelerin de (kaset yayını, haber kanalları ile ilgili iddialar vs.) bu durum üstünde payı var ama ana haber bültenlerinin eskisi kadar konuşulmadığı da bir gerçek.
Kanal D’de Serdar Cebe ve ATV’de Cem Öğretir bu anlamda haber sunucuları değil. Tarzları yukarıdaki adı geçen isimler gibi değil.
BAYAN HABERCİLER ÖNDE
Şimdi ana habere imza atanlar dengesinde bayanlar ağırlıkta. Star’da Nazlı Çelik biraz öne çıkıyor. Show TV’de Ece Üner de kendi imzasını taşıyan bir habere doğru gitmek istiyor ‘izin verildiği’ süre içinde...
Ceylan “Türk Halk Müziği okuyor ama modern giyiniyor” diye eleştiriliyormuş. Show TV’nin magazin programı “Pazar Sürprizi”nde konuya açıklık getirdi: “Modern giyinemez, mini etek giyinemez diye bir şey yok yani. Yani Türk Halk Müziği kitleyicisi de dinlerken, ‘Dur ben THM dinliyorum, mini eteğimi çıkarayım pantolon giyeyim’ mi diyor?”
Ceylan’ın “kitleyicisi” mini etek giyip THM de dinliyor lafın kısası! Kitlesi yani.
8 dakikalık şarkı kırpılanca
“Tarihin Arka Odası”na, Mesut Cemil’in nihavend saz semaisinin Erol Sayan ile Balarısı Ahmet’in ikili yorumu damgasını vurdu. Eserin tümü 8 dakika sürüyordu. “Televizyon şartlarında” bunun tamamının çalınması mümkün değildi. Murat Bardakçı öyle dedi. “Böyle müdahaleler orijinal bir eser için cinayettir. İstemiyorum” diye çıkıştı Erol Sayan. “Dinleyiciler de dinlesin, 8 dakika ne olacak?” dedi. Bardakçı; “8 dakika çok önemli bir zaman televizyonda” dedi ve eserin 5 dakikası çalındı...
400 soru çözmem, çözemem
Artı Bir’de ekranın eğitim konularının keyifli sohbeti ile bilinen ismi Cihat Şener’in programı var. Konuğu psikolog Mehtap Güngör’le test çözme işine el attılar.
“Günde 400 soru çöz” diyen hocalar varmış. Yani
Kanal D’nin yeni dizisi ‘Zeytin Tepesi’, bol entrika, az kullanılmış yüzler, kasaba, zeytinlikler, çiftlikler, tablo gibi çekimlerle ‘yeni reyting sistemi’ içinde kendisine yer bulur mu?
‘Zeytin Tepesi’ ilk bölümde “Bende malzeme çok” mesajını verdi. Tarık, Akın, Ragıp erkek tarafındaki kötüler. Diğer yanda üç kız kardeş; Deniz, Suna, Yıldız var.
Eh yan roller de kendi çapında entrika deposu.
Mesela ‘sır gibi’ anne, sır gibi cinayet; komiser var, bir işler çeviriyor, onun yardımcısı bir şekilde çomak sokacak belli...
Cunda’nın güzelliğiyle, ‘Dallas’ sosunda ‘Zeytin Tepesi’... Petrol yerine zeytin var...
Baştaki soruya gelelim: Yapım, dokuz taksitle alışverişten şikayetçi dizi izleyicisini memnun eder mi? Bilmece bulmacası fazla olmadan ‘merak’ dozunu ayarlarsa eder.
Peki ben izler miyim? “Ne olacak bakalım” diye gittiği yere kadar izlerim...