Sina Koloğlu

Ev ahalisi böyle diyordu izlerken EURO 2020 finali İngiltere-İtalya maçını. 36 kamera ile çektiler karşılaşmayı. Sekiz kamera diğer ayrıntılar için (hızlı, ağır çekim, vinç kamera vs.)...

Tüm sinyalleri Hollanda’da kurulan bir merkezden toplayıp 139 yayıncı kuruluşa verdiler. 72 bin kilometre fiber hat kullandılar. Hem film gibi çektiler hem futbolu izlettiler diyeyim. Kamera, boş buldum etrafı dolaşayım demedi. Her pozisyonun tekrarını vereyim demedi bizdeki gibi (özellikle beIN SPORTS)... Hücum presin babasını gösterdi İtalya. İngiltere, hızlı takımın kontrataklarını da savuşturmasını bilerek yaptı bu presi dikkatinizi çekerim. Bizde önce savunma, sonra hücum diye gol yedikten sonra ne hallere düşüyorlar. Bizim İtalya maçının ‘Nasıl oynamalıydık’ dersi gibiydi. Ev ahalisi, “Bizim Galatasaray da top çeviriyor ama kağnı gibi bakalım bu sene ne olacak?” dedi.

SIRADA İTALYA VAR

“Dizi” diyorlar aslında. Türk dizilerinin kendi adı ‘dizi’ bir de “Türk telenovela”sı diyenler de var. Can Yaman İtalya’ya

‘Operasyon 41’, bir paintball üzeri macera soslu bir yarışma. “Survivor’u çağrıştırıyor” diyenler var. Fikir olarak ilginç. Oynanan bir oyunun format olarak sunulması. İşte, mesele bundan sonra başlıyor. Kurgusu ve sunumu uzmanlık isteyen bir format... Bu anlamda bir şeylerin yürümediği hissediliyor. Takımların hazırlanışı (çadır kurmadan komutanların hal ve tavırlarına kadar) o heyecan yaşatamıyorlar. Ev ahalisi, bir de işin aksiyon tarafına taktı. “Bu oyunun kurallarını bilen var, bilmeyen var. Bir sunucu olsa, rakipler birbirlerinden ne yaparlarsa puan alırlar, olay yaşanırken anlatsana biz de anlasak” dedi. Bir de “Airsoft silahlar olsaydı” diyenler var. Şahsen bu ‘tabancalı tüfekli’ işlerden hazetmiyorum, onu da belirteyim.

YEMEKLER GELSİN

‘MasterChef 2021’, bu sene gördüğüm ‘ilginç tipleri’ bulma da hayli yol katetmiş. Yarışmada yemek ön planda gibi gösterilip aslında, işin şov tarafıyla ‘reyting’ alınıyor. Gayet normal. Reytingler daha ilk günden kendini gösterdi bile. Bizim genç ev

‘MasterChef Türkiye’ başladı. Yine iyi bir ‘casting’ çalışmasıyla ‘reyting yapacak’ örnekler bulunmuş diyelim. Onlardan biri Tunahan Ak. Bonfile yaptı. Bir de hikayesi vardı. “Kasaba gittim, bonfile istedim. Kasap, ‘Benim bunu kilosu 160 TL’ye satmam lazım, satamam, o yüzden getirmiyorum’ dedi.” Sıradan bir olay gibi anlatıldı da kazın ayağı öyle değil. Bir kilo bonfile 160 TL, daha ne olsun! 

Çok kültürlü karmaşa mı?

‘Pasaport’ ekranın şu an en uzun soluklu haber programı. Suriye ve göçmenler olayına kapıyı araladı. Prof. Dr. Ahmet İçduygu “Daha çeşitli toplum olacağımız gerçeği var. Farklı kültürlerin bir araya gelmesinin olumlu yanı da var” dedi. Yemek haftası yapmak, ‘etnik müzik’ çalmakla sınırlı olmuyor bu işler. ‘Gettolaşma’, ‘mafya’ işleri de oluyor. 5 milyon Suriyeli karşılığı artık ‘kültürler arası diyalog’ halini hayli aşıyor ve ‘yeni sosyolojimiz’ vahim bir hal alıyor!

Aile tatili anlayışı

Bir otel reklamı ev

“Salgın sonrası insanlar daha iyimser, kendilerini rahat hissedecekleri dizileri izlemek istiyor. Romantik komediler bu nedenle revaçta...” Kanal D International Genel Müdürü Ekin Koyuncu ile World Screen dergisinin yaptığı söyleşinin özeti. Koyuncu, Kanal D’nin arşivinin ‘romantik komedi’lerde güçlü olduğunu belirtiyor. ‘Ağır topu’, ‘Afili Aşk’. Ev ahalisi de severek izledi. Dünya pazarında büyük ilgi görüyormuş. Koyuncu, yeni iki romantik komedi dizisinden de çok umutlu. ‘Aşkın Tarifi’ ve ‘Baht Oyunu’. Dünya pazarına girişleri yapılmış.

BU DİZİYİ İZLERKEN ATEŞKES YAPILIYOR

Yazmıştım ‘Telenovela’nın annesi’ Delia Fiallo’nun öldüğünü. Onun unutulmaz dizilerinden biri ‘Kasandra’. 128 ülkede yayınlandı ve Guiness Rekorlar Kitabı’na girdi. Bir başka çarpıcı hatırası var; Sırpların Boşnak katliamı yılları. Savaş sırasında saat 21.00’e geldiğinde ateşkes ilan edilirmiş. O saatte ‘Kasandra’ dizisi yayınlanırmış. Şimdi buna

Ev ahalisiyle birlikte Wimbledon tenis maçlarını izliyoruz. Samimi bir şekilde söyleyeyim hiçbir diziye gözümüz gitmiyor. Şöyle bir bakıyoruz ama ne ruh var, ne romantik durum... Hani laf ola beri gele yazlık haller.
EURO 2020 artık finale doğru gidiyor ve maç sayısı azaldı. İlgi ve alaka teniste. Fakat maçları tafsilatlı anlatan Cüneyt Kıran, bazı bilgiler verdi bu sporla ilgili farklı açıdan. Hatta şöyle bir cümleyle bağladı; “Tenisçi olmak için ya çok iyi bir sponsor bulmak lazım ya da çılgın olmak gerekir.”
Konu, “Neden teniste ilk 100’de, ilk 50’de Türk tenisçiler yok?” diye bir izleyicinin sorusuna cevapla dallandı budaklandı. Dünya sıralamasında 201’inci sırada Cem İlkel varmış,
Altuğ Çelikbilek ise 247’inci sıradaymış. Çağla Büyükakçay, ilk 100’ü görmüş. Şu sıralar 100 ile 200 arasında bir yerde olduğunu söyledi Kıran.

‘İlk 100’ün ötesi yok’

Anladığımız bu tenis sporu hem meşakkatli hem de pahalı bir spor. Kıran, “Altı

'Telenovela’nın annesi’ olarak bilinen Deila Fiallo, 96 yaşında vefat etti. 1967’de ‘Lucecita’ ile telenovela olayı başlamıştır. ‘El Pais’ gazetesinde bir yorum çıktı. “Pembe dizilerin yaratıcısı öldü, onun türünü İspanya’da Türk heyecanı devam ettiriyor” özetle böyleydi. Fiallo’nun kendisiyle  El Mundo gazetesinde yapılan son söyleşilerden birinde (Eylül 2020) Türk dizileriyle ilgili görüşleri de yer alıyor. Türk dizilerini ‘telenovela’nın yeni varisi olarak bizzat ilan ediyor.

Telenovela’yı devam ettiriyor

“Bizim alışık olduğumuz geleneksel dizilerimize benzediği için kabul gördü. Tarzı muhafaza ediyorlar” demiş Fiallo Türk dizileri için. Kendisi, ‘aksiyonun, eş cinselliğin, uyuşturucunun ve feminizmin’ bulunduğu yeni yapımları kabul etmiyor. “Duygusallık unutuldu” diyor. Fiallo Türk dizilerinin ‘telenovela’nın köklerine sadık kaldığını şöyle anlatmış söyleşide; “Meksika’da başlayan, Venezuela’da

TRT Spor’da pazar günü 16.00 haberlerinde ‘Hentbol sevdası Ankara’ya taşındı’ başlıklı bir haber... Şanlıurfa Konuklu İmam Hatip Ortaokulu kız hentbol takımı, Ankara’ya davet edilmiş federasyon tarafından. Toprak zeminde çizdikleri çizgilerle hentbol oynayan ‘Güneşin çocukları’ lakaplı ve paylaşımlarıyla dikkat çeken, 18 hentbol sevdalısı kızımız. İdealist ve engellere karşı başarılı olan bir öğretmen Bayram Kaplanoğlu, “Çok engellendik. Gün geldi iki kişiyle antrenman yaptık ve rakip bulamadık. Zaman içinde başarılarla aileler gururlanmaya başladı ve katılım arttı” dedi. Sonra söyleşiler geldi ekrana. Merve Akpınar hem ağladı, hem anlattı, bizleri de ağlattı.

‘Sen şort giyemezsin!’

“Sen kızsın, şort giyemezsin, erkeklerin yanında oynayamazsın. Hep beni dışladılar erkeklere göre. ‘Tişört giyemezsin oran, buran görünür’ dediler. ‘Hayır’ dedim. Kendime bir söz verdim. Kız çocuklarının kaderlerini kendim değiştirebilirim. Hem kendi mesleğimi yapacağım, hem de spora devam edeceğim ki,

Dizi sektörü tartışmasız önemli bir ekonomik kalem oldu. Bizim ev ahalisi, “Dizinin müziği baydı” diye şikayet eder, o ayrı konu. Ama gerçekten bu işin uğraşılmış, oya gibi işlenmiş üzerinde emek sarf edilmiş örnekleri de hayli fazla. Müzik üretenleri birkaç örnek dışında kapalı bir dünyadır. Ciddi anlamda bu kapıları İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali açtı diyebiliriz. Benim de bulunduğum ve başkanlığını yaptığım jürideki arkadaşlarımızla epey bir uğraştık. Kimler var jüride? Cumhuriyet Gazetesi Kültür Sanat Servisi şefi ve yıllarımızın beraber geçtiği sevgili Yazgülü Aldoğan. Yine aynı binada yıllarca birlikte çalıştığımız sevgili Elçin Yahşi ve sevgili Burak Göral, Cumhuriyet zamanlarından tanışıp, hiç kopmadığımız sevgili Cumhur Cambazoğlu, kaliteli televizyon dergisi Episode’u çıkaran Özlem Özdemir. ‘Bir Demet Tiyatro’nun unutulmaz müziğine imzasını atan ve yanı sıra birçok önemli dizinin müziklerini yapan Serdar Kalafatoğlu...

İşin emekçileri

Başta Vecdi