Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye Doğu Akdeniz’de birkaç cephede kriz durumlarıyla karşı karşıya gelmiş durumdadır. İsrail ile diplomatik ilişkilerin en alt düzeye indirilmesi ve askeri anlaşmaların askıya alınması bunun sadece bir ayağı. Yoksa Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler de kopma noktasındadır.
Bu arada Kıbrıs Rum kesiminin yakında adanın batısında doğal gaz arayacak olması nedeniyle “geliyorum” diyen bir başka krizin ayak sesleri de şimdiden duyuluyor. AB Bakanı Egemen Bağış’ın tam bu sırada Rum kesimini “donanmalar bunun için var” diyerek uyarması da dikkat çekiyor.

İlginç zamanlama
Rusya’nın Rum kesimine güçlü diplomatik destek vermesi ise Ankara açısından sıkıntı yaratacak bir unsur oluşturuyor. Türkiye artık İsrail’e karşı “Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestliğini sağlama” misyonuna da soyunduğuna göre, Kıbrıs adasının her iki tarafında tansiyon artacaktır.
Ancak, ister sahildar olsunlar, ister olmasınlar, başta ABD ve Rusya olmak üzere Akdeniz’de çok sayıda ülkenin askeri güçle korunan çıkarları bulunuyor. Bu durum Türkiye’yi her iki cephede çatışma, veya en azından diplomatik atışma ve dalaşma noktasına getirme potansiyeline sahip.
Türkiye’nin ABD’nin çok uzun zamandır bastırdığı “Füze Kalkanı” projesine katılmaya karar vermesi de ilginç bir şekilde tam bu zamana rastladı. Hal böyleyken, bazılarının
Doğru Akdeniz’deki genel tansiyona bakıp, burada “birilerinin planının devrede olduğunu” düşünmesi doğal.
Türkiye dahil Akdeniz ile ilgili olan her ülkenin bir “planının” olmaması da mümkün değil zaten. Bütün mesele bir “master planının” olup olmadığı. Mevcut karmaşaya bakınca, bunun olduğunu söylemek zor. Farklı çıkarlara dayanan farklı iç ve dış dinamiklerin devrede olduğu açık. Bunların örtüştüğü noktalar ise elbette ki var. Ancak bundan birilerinin “master planı” çıkmaz.

İran faktörü
İsrail’in yanı sıra bölgenin diğer temel istikrarsızlık unsuru İran’dır. Rusya Füze Kalkanı projesini kendisine karşı bir girişim olarak görse de, bunun bu aşamada İran’a karşı bir kalkan olarak tasarlandığı biliniyor. Türkiye’nin isteği ile İran’ın ismi NATO belgelerinden çıkarıldı, ama ittifak koridorlarında herkes gerçek durumun farkında.
Tahran’ın da farkında olması, Türkiye’yi İran’a karşı diplomatik açıdan ilginç bir durumda bırakacaktır. Şu anda iki ülkenin Suriye politikaları da hiç uyuşmuyor.
Ancak İran Arap dünyasında profili yükselen bir Türkiye ile iyi geçinmeyi daha yararlı görüyor. Fakat İran ile ilişkilerin hep iyi kalacağını varsaymak mümkün değil.
Bu belirttiklerimiz Doğu Akdeniz’de siyasi ve askeri açıdan kendisini göstermeye hazırlanan bir Türkiye’nin vermesi gerekeceği diplomatik sınavlardan bazılarıdır. Ancak bir şeyin not edilmesinde yarar var. İster İsrail ile ilişkiler, ister Kıbrıs sorunu, isterse Suriye meselesi olsun, uluslararası sorunlar çözümsüz kaldıkça ek sorunlar yaratıp giderek artan baş ağrılarına neden olurlar.
Bu nedenle Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile kurmaylarının, önümüzdeki dönemde tüm diplomatik maharetlerini göstermeleri büyük önem taşıyacaktır. Yoksa işin çatışmaya kadar yolu var.