İtalya sahillerinde 300’den fazla Afrikalı göçmenin ölümü ile sonuçlanan insanlık trajedisi, uluslararası boyutlar alan “kaçak göç” sorununu tekrar gündeme getirdi.
İtalya’nın Kuzey Afrika’ya en yakın noktasında bulunan Lambedusa adasına ulaşmak üzere iken 500 Eritreli ve Somaliliyi taşıyan teknenin batması, bu tür faciaların ilki değildir. Ve ne yazıktır ki, sonuncusu da olamayacaktır.
Bu İtalyan adası, bir süreden beri Ortadoğu’dan ve Afrika’dan kaçıp Avrupa’ya kapağı atmak isteyen umutsuz insanlar tarafından bir “sığınma kapısı” olarak kullanılıyor. Resmi rakamlara göre sadece bu yılın ilk 9 ayında 4 bini çocuk olmak üzere toplam 21.780 göçmen Lambedusa’ya ulaştı.
Bütün bu insanları Avrupa’da yeni bir hayata başlamak umuduyla memleketlerinden kaçmaya iten çeşitli nedenler var: Yoksulluk, açlık, iç savaşlar, siyasi baskılar, zulüm... Bu şartlar altında yaşamlarını sürdüremeyen umutsuzlar, çareyi evlerini terk edip Avrupa yollarına düşmekte buluyorlar.
İnsan kaçakçılarına adeta teslim olmak zorunda kalan bu zavallıların talihi yaver giderse, Lambedusa adasına -veya Sicilya’daki başka noktalara- ulaşırlar. O kadar şanslı olmayanlar, derme çatma teknelerin batması sonucunda, canlarını Akdeniz’de verirler... Tıpkı son olaydakiler gibi...
* * *
Dünya bu olayın şokunu yaşıyor. İtalya’da dün bir günlük matem ilan edildi. Papa ölenler için özel dualar okunmasını istedi. Avrupa Birliği Komisyonu bu tür faciaların tekrarlanmaması için göç meselesinde ortak bir tavır alınması çağrısında bulundu.
Aslında bu tür beyanlar da ilk defa yapılmıyor. Kaçak göç meselesi son bulacağına, özellikle Afrika’da ve Ortadoğu’da kötüleşen şartlar nedeniyle, daha da ciddi boyutlar alıyor.
Bunda tabii sorunun siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel vs. yanlarıyla, çok kompleks olmasında önemli rolü var. Genelde resmi iltica hakkı -uzun bir prosedürden sonra- ülkelerini siyasi nedenlerden terk edenlere veriliyor. Buna karşılık ekonomik nedenlerden, daha iyi bir hayata kavuşmak için göç etmek isteyenlere; böyle bir mülteci statüsü tanınmıyor.
Sonuçta daha çok ikinci kategoriye giren bu göçmenler, Avrupa’ya kaçak yollardan gitmek zorunda kalıyorlar. Bu sık sık trajik “yol kazaları”na yol açıyor.
Avrupa’nın yıllardan beri Asya, Ortadoğu ve Afrika’dan kaçanların başlıca “umut kapısı” haline geldiği açık. (Ekonomik nedenlerden ülkelerini terk eden Müslümanların dahi örneğin zengin Arap ülkeleri yerine kültürleri farklı Avrupa ülkelerini tercih etmeleri de ilginçtir)... Avrupalılar kapıya her dayanana iltica hakkını vermek durumunda olmadıklarını, bunun kendi ekonomilerini ve nüfus yapısını değiştireceğini düşünüyorlar.
* * *
Avrupalıların bu düşünce tarzı değişmediğine göre, mülteciler meselesinin kollektif olarak (örneğin AB çerçevesinde) halledilmesi ihtimali zayıftır.
Dolayısıyla önceki günkü gibi olaylardan duyulan şok ve üzüntü ne kadar derin olursa olsun, meseleye bakış açısının değişeceğini pek beklememeli.
Bu, kaçak yollardan göçmen akınının devam edeceği anlamına geliyor. Yeter ki, son trajedi gibi ölümle sonuçlanan yol kazaları olmasın...