Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

IŞİD’in uluslararası platformda yarattığı fırtına, birçok önemli sorun gibi Ukrayna krizini de adeta unuturcasına geri plana itti.
Oysa daha birkaç hafta öncesine kadar dünya Ukrayna meselesiyle çalkalanıyordu. Ülke kanlı bir iç savaşa sürüklenirken, Batı ile Rusya arasında tırmanan gerginlik Soğuk Savaş’a dönüş korkusunu yaratıyordu.
Bu hava geçen ay dış güçlerin de desteğiyle sağlanan ateşkes sayesinde yatışmışsa da sorun halledilmiş, kriz atlatılmış değil.
Bu arada Ukrayna, önceki gün yapılan parlamento seçimleriyle gene dikkatleri üzerine çekmiş bulunuyor. Bu ilginin sebebi, seçim sonucunun Ukrayna krizinin ve dolayısıyla uluslararası ilişkilerin seyrini etkilemesi olasılığıdır. Şu anda merak edilen husus da bu etkinin ne yönde olacağıdır.

Yüzler Batı’ya dönük
Sandıktan çıkan sonuç, geçen mayısta Cumhurbaşkanı seçilen Petro Poroşenko’nun başını çektiği blok ile onun gibi Batı yanlısı olan partilerin lehinde oldu. Poroşenko’nun deyişiyle, bu eğilim dörtte üç oranında destek gördü. Aralarında devrik Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’i destekleyen Rus yanlısı muhalifler ise azınlıkta kaldılar.
Bu seçimin anlam ve önemi, Ukrayna halkının çoğunluğunun yüzünü Avrupa’ya veya daha genel deyişle Batı’ya çevrili olduğunu ortaya koymasıdır. Gerçekten, halkın iradesi bu yöndedir ve bu sonucu Rusların iddia ettiği gibi Batı’nın provokasyonlarına atfetmek gerçeği görmemek demektir.

Fiili bölünme
Seçimler aynı zamanda Ukrayna’daki fiili bir bölünmeyi de gösterdi. Ülkenin bir parçası, Kırım, koparılmış ve Rusya’ya bağlanmış durumda. Doğu kesimi de Rus ayrılıkçılarının kontrolünde. Bu nedenle bu bölgedeki halk seçimlere katılamadı.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, geçenlerde sağlanan ateşkese rağmen uyuşmazlık halledilmiş değil. Cumhurbaşkanı Poroşenko ve onu destekleyen siyasi gruplar, ayrılıkçılarla uzlaşmayı amaçlayan bir programla seçimlere katıldılar. Yeni kurulacak yönetimin ilk hedefi de herhalde bu olacak.
Ancak bu uzlaşma nasıl olacak? Ayrılıkçılar bağımsızlıktan vazgeçecekler mi? Kendilerine bazı özerklik hakları verilmesi karşılığında Kiev’e bağlı kalmaya razı olacaklar mı? Moskova buna ne diyecek?
Bir de tabii yeni oluşacak hükümetin ayrılıkçılara ne kadar özerklik vermek isteyeceği de soru işareti. Ayrıca Poroşenko yönetiminin Avrupa Birliği’ne, hatta NATO’ya katılma niyetleri Rus yanlıları arasında kabul görür mü?

Yol kavşağında
Aslında Ukrayna krizine yol açan esas sebep, Kiev yönetiminin AB ile anlaşmak, Batı ile bütünleşmek çabalarıdır. Bu sadece Ukrayna halkı içindeki bir uyuşmazlık olarak kalmadı, Rusya’nın baskıları ve müdahalesiyle uluslararası bir uyuşmazlığa da dönüştü.
Poroşenko seçim sandığından aldığı yetki ve cesaretle Batı’ya açılma siyasetini sürdürmek isteyecektir. Bu onun hakkı olarak görünse de böyle bir yolun çözüme mi, çatışmaya mı götüreceği sorulmaya değer.