İlk bakışta, Suriye’de çatışmaların durması konusunda bir mutabakata varıldığı bir ortamda, Türkiye’nin sınıra yakın Suriye topraklarında ilerleyen Kürt YPG güçlerini top ateşine tutması ters ve zamansız bir hareket olarak gözükebilir.
Ama Ankara açısından bu atak hem gerekli hem de zamanlıdır.
Evet, ABD ile Rusya arasında Suriye’de ateşin hafta sonuna kadar kesilmesine ilişkin bir anlaşma sağlandı, fakat bu arada Rus hava bombardımanlarıyla birlikte, Esad ordusunun kara operasyonları yoğunlaşıyor, ayrıca bunu fırsat bilen YPG güçleri de Azez ve Halep bölgesinde ilerleyişini sürdürüyor. Yani karşı tarafta, ateşkes tarihine kadar, cephede yer kapmak, oldubitti yaratmak ve böylece müzakerelere daha güçlü bir pozisyonla oturmak çabası var.
Türkiye YPG’ye karşı atağını, bu şartlara ve zamana göre ayarlamıştır. Diğer bir deyişle, Türkiye açısından YPG’ye “dur” demek ve bölgedeki diğer aktörlere gerekli mesajı vermenin tam zamanı şimdi. Yoksa iş işten geçmiş olur...
Stratejik amaçlar
Bir süredir sahadaki olayları izlemekle yetinen Ankara’nın bu kez harekete geçmesinin çeşitli nedenleri var.
Başlıca neden, Türkiye’nin güvenliğiyle ilgili. PKK’nın uzantısı olarak görülen YPG’nin sınır boyunca, özellikle “kırmızı çizgi” ilan edilen yerleri ele geçirmesi, direkt bir tehdit sayılıyor. Ankara giriştiği top atışıyla bu tehdidi bertaraf etmeyi, aynı zamanda kitlesel bir göç akınını önlemeyi ve bölgedeki Türkmenleri de korumayı amaçlıyor.
Türkiye bu askeri operasyonu, sınırlı bir şekilde, “Fırtına” adı verilen 45 km menzilli obüslerle yapıyor. Yani olayı büyütebilecek olan havadan veya karadan bir harekâta girişmiyor.
Bu atağın esas stratejik amacı, Türkiye’nin de Suriye olaylarında söz sahibi olduğunu göstermek, yani “Burada biz de varız” mesajını vermektir. Hükümet bu işi sadece Rusya, İran gibi ülkelere bırakmak istemediğini ve kendisinin de aktif bir aktör olduğunu göstermeye çalışıyor.
Bu atak, aynı zamanda ABD ve diğer müttefikleri de YPG karşısında Türkiye lehinde bir tavır almaya zorlamayı hedefliyor.
Riskli dönem
Şimdi mesele, bu beklentinin ne ölçüde sonuç vereceğidir. ABD’nin YPG’ye, Ankara’nın şartlarına uyması yönünde bazı baskıları oluyor. Ama o da Türkiye’nin hemen ateşi kesmesini istiyor.
YPG lideri geri adım atmayacağını söylüyor. Ancak Başbakan Davutoğlu’na göre, Azez’de bu geri adım atılmaya başladı bile...
Türkiye’nin atağına karşı asıl Rusya’nın ne yapacağı merak konusu. Rusya’nın bir yandan bombardımanlarını sürdürürken, bir yandan da YPG’ye arka çıkması, Ankara ile Moskova’yı karşı karşıya getirebilir.
Suriye krizinde ateşkes ve müzakere süreci beklenirken, cephede olup bitenler, riskli, tehlikeli bir aşamaya doğru gidiyor...