Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ankara’da ABD ve NATO yetkilileriyle IŞİD konusunda dün başlayan müzakerelerde, Türkiye’nin masaya yatırdığı öneriler iki temel şart içeriyor. Birincisi, öncelikle Suriye sınırında uçuşa yasak bir güvenli bölgenin kurulması, ikincisi de IŞİD’e karşı savaşın daha geniş tutularak Esad rejiminin hedef alınmasıdır.
Türk liderlerinin özellikle Kobani’deki çatışmaların şiddetlenmesinden sonra çeşitli beyanlarında dile getirdikleri bu şartların ABD başta olmak üzere uluslararası camia tarafından kabul edilmesi şansı nedir?
Açıkçası, her iki konuda da tereddütler, hatta isteksizlik var. Ancak Türkiye’nin ısrarı üzerine artık bu konu NATO’nun ve koalisyonun gündeminde. Şimdi bu şartların ciddiyetle tartışılması süreci başlıyor.

Tereddütlerin nedeni
Türk sınırı boyunca Suriye hava kuvvetlerinin giremeyeceği bir tampon bölgenin kurulması, Ankara’nın öteden beri istediği bir şey. Özellikle mülteci akınından sonra bu hayati bir zorunluluk haline geldi.
Bu sırf Türkiye’nin isteğiyle olacak bir iş değil. Bu tür güvenli bölgeler ya ilgili devletin talebi veya onayıyla ya da BM Güvenlik Konseyi’nin kararıyla kurulabilir. Bu olayda Esad yönetiminin onayını vermesi söz konusu değil. BM Güvenlik Konseyi’nin de -Rusya’nın vetosu yüzünden- bu yönde bir karar alması ihtimali çok zayıf.
ABD ve diğer müttefiklerin bu konudaki tereddütlerinin önemli bir nedeni bu. Diğer bir neden de girişilecek tek yanlı bir hareketin çatışma ve gerginlik yaratması riskidir.
Ayrıca bölgedeki Kürtlerin de bu fikre karşı çıkışlarını hesaba katmak gerek.
Bu konuda mevcut engelleri aşmak için yoğun bur “ikna kampanyası”na ihtiyaç var. Yani bu iş birkaç gün içinde karar verilerek gerçekleştirilecek cinsten değil...

Ankara’nın ısrarı
Koalisyonun IŞİD’e karşı açtığı savaşın Esad hedef alınarak Suriye çapında yürütülmesi şartı, daha da karmaşık bir konu.
ABD ve müttefikler için öncelik IŞİD’i saf dışı etmektir. Zira IŞİD bölge ve dünya için bir tehdit sayılıyor.
Batı Esad rejimine karşı ama gelinen noktada onunla uğraşmak yerine çabalarını aciliyet kesbeden IŞİD ile mücadele üzerinde odaklıyor. Kaldı ki Rusya, İran gibi ülkeler de hâlâ Esad’ın destekçisi.
Bu şartlarda koalisyonun zaten fazla bir şey yapmadığı IŞİD cephesine ilaveten bir de Esad’ın ordusuna karşı bir “ikinci cephe” açması pek mantıklı görünmüyor.
Ankara bu amaca ulaşmak için Özgür Suriye Ordusu’na güveniyor ve onun eğitim ve donanımla güçlendirilmesini istiyor. Ancak bunun da Esad rejimini devirmek için başarılı olabileceğine dair ciddi kuşkular var.
Ankara’nın bu konudaki ısrarı açıkçası daha çok AK Parti liderliğinin Beşar Esad’ın devrilmesi ile Müslüman Kardeşler’in öne çıkacağı bir yönetimin kurulacağı inancından kaynaklanıyor.
Oysa Şam’daki rejimin bu şekilde devrilmesi kadar, bugün esas tehdit oluşturan IŞİD’in bu sayede yok olması olasılığı da oldukça zayıf.
Bu bakımdan, hükümetin ortaya koyduğu bu şartın kabul görmesi ve Suriye’de topyekun bir savaşa girilmesi de pek mümkün gözükmüyor.