Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın uçağına Bağdat Havaalanı’na inme izninin verilmemesi, eski deyimi ile tam bir istiskal.
Irak hükümetinin bu davranışı yalnız Bakanı değil, bölgesel güç konumundaki Türkiye’yi de küçük düşürdü.
Olay aynı zamanda Türk-Irak ilişkilerinin geldiği kritik noktayı gösteriyor.
Bakan’ın uçağını indirmeme emrini veren Başbakan Nuri el Maliki, böylece Ankara’ya izlediği politika nedeniyle bir karşılık ve mesaj vermek istemiştir. Yani bu çirkin davranış, Irak rejiminin Türkiye’nin bazı hareketlerinden dolayı duyduğu öfkeyi yansıtmıştır.

Neden kızgın?
Maliki’nin bu duyarlılığının nedenlerini anlamak zor değil.
Bu nedenlerden biri, Türkiye’nin Irak’ta rejim karşıtı faaliyetinden ötürü idam cezasına çarptırılan ve ülkeden kaçan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi’ye kucak açması, onu barındırmasıdır. Maliki bunu Türkiye’nin Irak’taki mezhepsel sürtüşmelere müdahalesi olarak görüyor.
Diğer bir neden, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürt özerk yönetimiyle sıkı ilişkiler kurması ve bu arada enerji dahil, çeşitli alanlarda direkt olarak onunla anlaşmalar imzalamasıdır. Maliki’yi en çok kızdıran -ve endişelendiren- husus, Ankara’nın Bağdat’ı dışlayarak Kürt bölgesi ile ayrı bir devletmiş gibi işbirliği kurmasıdır. Bu konuda Bağdat’ta zaten bir süreden beri duyulan rahatsızlık, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun geçenlerde Erbil’i ziyaretten sonra, Irak makamlarına bilgi vermeden, Kerkük’e gitmesi ile büsbütün arttı.
Nuri el Maliki dün Hürriyet’e verdiği demeçte, esas sorunun Türkiye’nin aşmaya çalıştığı mezhepsel ayrılıklara destek vermesinden ve ülkenin bir parçası olan bir bölge ile ayrı anlaşmalar imzalamasından kaynaklandığını açıkça söyledi. Bununla beraber, Maliki Ankara’ya bir zeytin dalı uzatarak bu meselelerin diyalogla halledilmesini istediği mesajını da iletti.

Ankara, taraf...
Aslında Türkiye, Irak’taki Amerikan işgali döneminde ve hemen sonraki aşamasında, ülkenin toprak bütünlüğünün ve ulusal birliğinin korunmasını hararetle savunmuş, bu amaçla çeşitli etnik ve dinsel grupları uzlaştırmaya çalışmıştı.
Ancak son zamanlarda Nuri el Maliki’nin İran destekli Şii hakimiyetini kurmaya yönelik politikaları Ankara’nın farklı bir tavır almasına yol açtı. Açıkçası Türkiye Irak’taki iç kavgalarda bir “taraf” durumuna geldi...
Ama Ankara’nın politikasındaki en önemli değişiklik, bölgesel Kürt yönetimi ile yakınlaşması oldu. Mesut Barzani ile samimi bir diyalog kuruldu, bölgesel yönetimle direkt anlaşmalar imzalandı, petrol arama faaliyetine aktif olarak girişildi. Kürt bölgesiyle böyle yakın bir dostluk kurulurken, Bağdat’taki merkezi hükümet ile gerginlik giderek arttı.

Zor tercih
Şimdi “uçak skandalı”nın ardından Nuri el Maliki’nin Türk hükümeti ile diyalog çağrısına Ankara nasıl bir yanıt verecek?
Bu bağlamda Türkiye’nin bir ikilemle karşı karşıya bulunduğunu kabul etmek lazım.
Ankara, özellikle enerji alanındaki muazzam potansiyeli dikkate alarak, ayrıca PKK ile mücadelede oynayabileceği rolü de düşünerek, Barzani yönetimiyle sıkı ilişkiler kurmakta yarar görüyor.
Oysa bu, Bağdat’taki merkezi hükümet tarafından Irak’ın toprak bütünlüğünü hiçe sayan bir tutum olarak sayılıyor.
Öte yandan Bağdat ile ipleri koparmak, Ankara’nın işine gelmez. Bu bakımdan diyalog önerisini görmezlikten gelmemek lazım.
Türk diplomasisi her zaman dengeleri iyi sağlamayı, uzlaştırıcı roller oynamayı bilmiştir. Şimdi Irak krizinde de böyle bir duruşa ihtiyaç vardır.