Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Suudi Arabistan ile İran arasındaki gerginliğin korkulan sonuçlarından biri, bölgede mezhep eksenli bir kamplaşmayayol açmasıdır.

S. Arabistan’da Şii din adamı “Ayetullah” El Nimr’in idam edilmesi ve buna tepki olarak İran’da Suudi Elçiliğinin yakılmasıyla patlak veren kriz, bu coğrafyada yeni bir tablo ortaya koydu: Bir yanda bu olay üzerine Riyad’ın saffında yer alan Bahreyn ve Katar’dan Sudan’a kadar Sünni devletler... Diğer tarafta da Tahran’ın etrafında yer alan Suriye, Irak, Lübnan, Yemen ve Körfez’deki Şii gruplar...

Haberin Devamı

Bu cepheleşmenin ekseninde S. Arabistan ile İran gibi farklı mezheplerden iki teokratik devletinyer alması, bu sürtüşmenin temelinde Sünni-Şii kavgasının yattığı algısını güçlendiriyor.

Aslında bu krizin nedenini, geçen haftaki bir yazımızda da belirttiğimiz gibi, sadece bir Sünni-Şii mücadelesine sağlamak yanlış.Kuşkusuz, mezhep faktörünün son olayda öne çıktığı açıktır. Ancak bu krizin çıkmasında daha başka nedenler vardır ve bunlardan biri de İran ile S. Arabistan arasındaki siyasi ve stratejik rekabet ve bölgede nüfuz alanını genişletme ihtirasıdır.Bu yarışta mezhep faktörü iki tarafça da bir enstrüman olarak kullanılıyor...

Temel tutum

Bu kriz ortaya çıktığı günden itibaren Türkiye’de hükümetin bunun dışında kalması gerektiği çok yazıldı ve söylendi. Bunun nedeni de açık: Türkiye mezhep farkının siyasi amaçlarda bir enstrüman olarak kullanılmasını yanlış ve tehlikeligörüyor. Ayrıca Türkiye’nin ulusal çıkarları hem İran hem S. Arabistan’la iyi ilişkiler içinde olmasını gerektiriyor. Bu da Ankara’nın bu anlaşmazlıkta iki ülkeye eşit mesafede dikkatli davranması için önemli bir nedendir.

Krizin patlak vermesi üzerine hükümetin aldığı tavır bu doğrultuda oldu. Hükümet sözcüsü Başbakan Yardımcısı Numan Kurtuluş’un açıklaması, o gün de yazdığımız gibi, dengeli ve yapıcıydı.Buna göre Ankara hem idamları hem de şiddet içeren protestoları kınıyor, ayrıca bu olayın özellikle bir mezhep çatışmasına dönüştürülmemesi çağrısında bulunuyordu.

Ne var ki ardından gelen bazı beyanlar zihinleri karıştırdı.Cumhurbaşkanı Erdoğan idamların S. Arabistan’ın “iç hukuk düzeni” ile ilgili bir mesele olduğunu, buna karışmamak gerektiğini söyledi. Bunu izleyen bazı yorumlarda da bu yönde S. Arabistan’ın tutumu savunuldu.

Haberin Devamı

Soru işareti

Bu durumda, Ankara’nın bu krizin neresinde yer aldığı, bu konuda dile getirilen iki pozisyondan hangisinin Ankara’nın resmi politikasını yansıttığı sorusu ortaya çıkıyor.

Bu kriz ve bölgedeki kamplaşma karşısında Türkiye’nin dengeli ve tarafsız bir tavır sergilemesi çok önemli.

Bu bakımdan bu konudaki devlet politikasının netleştirilmesinde yarar vardır.