Türkiye’nin hava füze savunma sistemi projesinin ihalesini Çin’e vermesi, Türk-ABD ilişkilerinde bir krize yol açacak gibi görünüyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin son demeçleri bunun işaretini verdi.
Başbakan’ın şu cümleleri, hükümetin Çin ile anlaşmayı kesinleştirmeye kararlı olduğunu gösteriyor. “Bu aşamadan sonra, ancak Çin vazgeçerse ihale süreci durabilir... Biz ülkemizin bağımsızlığına müdahale ettirmeyiz. Öyle bir uyarı ekonomik bağımsızlığımıza müdahale anlamına gelir”...
ABD Büyükelçisi’nin şu sözleri de anlamlı: “Türkiye ve ABD’deki en az 3 yasal düzenlemeye göre yaptırım altında bulunan Çin firması ile varılması muhtemel anlaşma konusunda büyük endişe duyduğumuz sır değil. Türkiye kendi bağımsız kararını vermek hakkına sahip; ancak bizim müttefiklerin füze savunmasına ilişkin kaygılarımız var”...
Tercih nedeni
Hemen şunu hatırlatalım: Söz konusu füze savunma sistemi için açılan ihaleyi geçen ay Çin firması CPMİEC, Amerikan ve ortak Fransız-İtalyan rakiplerine karşı kazanmıştı. Türkiye’nin bu işte Çin’i tercih etmesinin temel sebebi daha uygun olan fiyatın (3.4 milyar dolar) yanı sıra Çinlilerin Türkiye ile teknoloji paylaşımına ve ileride ortak üretime razı olmalarıdır.
Açıkçası ABD veya diğer müttefikler teknolojiyi vermiyor, ortak üretime sıcak bakmıyor. Oysa Ankara’nın amacı savunma endüstrisini geliştirmek, en sofistike silahları üretecek duruma gelmektir.
Aslında bu AK Parti iktidarının öteden beri benimsediği bölgesel, hatta küresel güç olma vizyonunun önemli bir unsurunu oluşturuyor. Bu sayede Türkiye’nin daha bağımsız hareket etmesi ve nüfuzunu genişletmesi hedefleniyor.
Çin firmasına gösterilen özel ilginin temelindeki motivasyon budur.
Batı’nın kaygısı
Ancak Türkiye bir NATO üyesidir ve ABD’nin müttefikidir. Bu stratejik bağlar yıllardan beri Türkiye’ye hayati avantajlar sağlamıştır.
ABD’nin Türkiye’nin Çin ile bu füzeler konusunda anlaşmak istemesine karşı çıkmasında çeşitli sebepler var. Çin firmasının (Kuzey Kore, Suriye ve İran ile iş yaptığı için) “kara liste”de yer alması bunlardan biridir. Washington kendi müttefikinin bu ambargoyu delmesini istemiyor.
ABD dahil NATO’nun itirazının asıl nedeni, Çin füze sisteminin NATO standartlarına ve sistemine uymaması ve entegre edilememesi yüzünden kolektif savunma sisteminde aksama yaratması kaygısıdır. Ayrıca Batı, Çin’in (geçmişteki bazı deneyimlere dayanarak) NATO savunma sistemine ilişkin bazı gizli bilgilere “nüfuz etme” olanağını bulmasından korkuyor.
Ne olacak?
Birbirleriyle çelişen bu nedenler -ve argümanlar- sonuçta Ankara ile müttefikleri ve özellikle ABD ile ilişkilerinde yeni, ciddi bir pürüz yaratıyor.
Gelinen noktada, Türkiye bu işi Çin ile yapmaktan vazgeçebilir mi? ABD Türkiye’ye karşı bir tedbir alır mı? Bu yüzden NATO ile işbirliği aksar mı?...
ABD Büyükelçisi bu konuda ciddi görüşmelerin yapılacağını açıkladı. Türkiye’nin ABD ve NATO ile ilişkilerinin geleceği bu temasların vereceği sonuca bağlı.