Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Arap Baharı 18 Aralık 2010’da -rejimi protesto eden bir gencin kendisini yakmasıyla- Tunus’ta doğdu, kısa zamanda Libya’dan Mısır’a, Suriye’den Yemen’e kadar geniş bir Arap coğrafyasında yayıldı.
Yaklaşık 4 yıl sonra bu tarihi uyanış hareketi tek bir ülke dışında diğerlerinde ya öldü ya da can çekişiyor.
O ülke Tunus’tur.
Bu Kuzey Afrika ülkesinde halkın sokaklara dökülmesi sonucunda dikta rejiminin devrilmesinden sonra demokrasinin yolu açıldı. Farklı eğilimli siyasi gruplar faaliyete geçti, yeni bir anayasa hazırlandı, geçici meclis seçimlerinden birinci parti çıkan ılımlı İslamcı Ennahda hareketi, ufak liberal partilerle bir koalisyon hükümeti kurdu...
Tunus böyle bir dönüşümle günümüze geldi. Ve ülke, geçen pazar günü yapılan genel seçimlerle, demokratik rejimini pekiştiren veya bir diğer deyimle Arap Baharı’nı canlı tutan bir adım daha attı.

Yeni alternatif
Seçimin ilginç yanı, beklentilerin aksine, Ennahda’nın birinciliği yeni oluşan laik eğilimli Nida Tunus partisine kaptırmasıdır. Bu durumda Ennahda meclisteki 217 sandalyeden ancak 70’ine sahip oluyor; Nida Tunus ise 80’in üzerinde sandalye ile birinci parti durumuna geliyor.
Ennahda’nın gerilemesinin başlıca nedeni, onun başını çektiği iktidarın ekonomi ve güvenlik alanlarındaki başarısızlıklarıdır. Son zamanlarda işsizliğin ve şiddetin tırmanması, halkın geniş bir kesimini bezdirmiştir. Bu arada toplumun laik kesiminin, Ennahda’nın İslamcı eğiliminden duyduğu kaygı da oyların Nida Tunus’a kaymasına yol açmıştır. Bu partinin birleşik ve güçlü bir muhalefet olarak ortaya çıkması, birçok Tunuslunun gözünde bir alternatif oluşturmuştur.
Seçim sonucu Tunus’ta bir iktidar değişikliğine yol açıyor. Yeni hükümet gene bir koalisyon olacak. Ama bunun başında laik ve liberal grup bulunacak. Koalisyon ortaklarının kim olacağını şu anda kestirmek imkânsız. Ama Ennahda’nın da katılımıyla bir ulusal birlik hükümetinin kurulması olasılığı da var...

Başlıca özellikler
Tunus’un son üç yıl boyunca siyasette gösterdiği sağduyu ve olgunluk ibret vericidir.
Bunda Tunus’un kendine özgü birkaç temel özelliğinin büyük rolü var.
Tunus milleti etnik ve mezhepsel açıdan, homojen bir toplumdur. Yani Tunus’ta diğer birçok Arap ülkesinde görülen dinsel çatışmalar yok.
Halkın çoğunluğu Müslüman olmakla beraber, devletin laik bir yapısı var. Geniş bir kesim modern yaşam şeklini ve Batı düşünce tarzını benimsemiştir. Tunuslular siyasette de örnek bir uzlaşı ve uyum anlayışı göstermişlerdir. Ennahda liderliği iktidarı süresince, gerçekçi ve pragmatik bir davranışla, liberal rakipleriyle de ortaklık kurmayı başarmıştır.
Önemli bir nokta da Tunus’ta ordunun -diğer birçok Arap ülkesinin aksine- politikanın dışında kalmasıdır. Bin Ali rejiminin sonlandırılması sürecinde asker müdahale etmemeyi tercih etmiştir.
Arap Baharı’nın başarısız kaldığı ülkeler için Tunus’un bu özellikleriyle yaşadığı deneyim, esinlendirici bir örnek oluşturuyor.