Bir değil, iki değil... Suriye Türkmenleri yüzyıllardan beri oturdukları toprakları ve kimliklerini korumak için dört cephede birden savaşıyorlar...
Suriye Türkmenleri Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa’nın, Türkiye’nin seçkin düşünce kuruluşlarından BİLGESAM’da yaptığı konuşmada çizdiği tablo, Türkmenlerin “var olma mücadelesi”nin zorluklarını gözlerin önüne serdi.
Türkmenlerin savaşı, 2011 halk ayaklanmasıyla birlikte, Esad rejimine karşı başladı. Bu mücadele son zamanlarda bir yandan Rusya, diğer yandan Hizbullah ve İran destekli milislerin katılımıyla Suriye ordusunun saldırıya geçmesi sonucunda şiddetlendi.
Halen özellikle Bayır Bucak bölgesinde Türkmen savaşçıları, Abdurrahman Mustafa’nın deyişiyle, “Çanakkale Savaşı benzeri bir ölüm kalım mücadelesi” veriyorlar. Bu “Türkmen bölgesi”nin korunması hem halkın güvenliği açısından hem de stratejik bakımdan “hayati bir önem” taşıyor...
Savaş içinde savaş
Türkmenlerin karşılaştığı ikinci cephe, Rusya’nın giriştiği hava bombardımanıyla ilgili. Rus jetleri Türkmen hedefleri “terörist” diye nitelendirerek sürekli vuruyor. Bu bombardımanlar sivil kayıplara, halkın kaçmasına yol açıyor.
Türkmen liderine göre Rusya’nın amacı Lazkiye’ye kadar uzanan stratejik bölgeyi kontrolü altında tutmak, ayrıca Türkiye’nin etkinliğini kırmaktır. Rus uçağının düşürülmesi, Rusya’nın bu bölgede hava hâkimiyetini kurmasını kolaylaştırmış, Türkmenlerin karadaki savunma çabalarını zorlaştırmıştır.
Türkmenlerin üçüncü cephesi, Kürt YPG güçlerine karşı...
A. Mustafa, YPG’nin son olaylarda ele geçirdiği yerlerde yaşayan Türkmenlerin göçe zorlandığını ve böylece sınır boyunca Kürt kantonlarının hâkimiyetini pekiştirdiğini söylüyor. Gelinen noktada vaktiyle bir arada yaşayan Türkmenlerle Kürtler şimdi birbirine düşman.
Bu arada YPG (ve siyasi kanadı PYD) hem ABD hem Rusya’dan destek görüyor, Esad’ın ordusu da ona pek ilişmiyor. Böylece rahatlık içinde hareket ediyor.
Zorluk üstüne zorluk
Nihayet dördüncü cephe, IŞİD’e karşı... Türkmenlerin bu cephedeki mücadelesi aslında pek dışa yansımıyor. Oysa Türkmen liderine göre bu alanda da savaş veriliyor. Onun deyişiyle: “Dünya sadece Kobani’yi konuşuyor, bizim mücadelemizi bilmiyor”...
Türkmenlerin bugün en büyük derdi çeşitli cephelerde giriştikleri savaşta topraklarını koruyabilmektir. Diğer bir sorun da ocak ayından itibaren başlayacak yeni siyasi süreçte kendi seslerini duyurabilmektir. Ne var ki son uluslararası hazırlık çalışmalarında Türkmenlere muhalifler arasında bir yer verilmiş değil.
Hâsılı, Türkmenleri askeri cephede olduğu gibi, diplomasi cephesinde de zor günler bekliyor.