Pek çok ülkede olduğu gibi, Türkiye’deki seçimlerde de dış politika geri planda kalır ve az tartışılır.
Ülkemizde ilk kez halkın seçeceği Cumhurbaşkanı için ortaya çıkan üç aday henüz esas kampanyaya başlamadılar. Muhakkak ki yapılacak tartışmalarda iç meseleler ağır basacak. Ancak etrafımızda cereyan eden sıcak olaylar nedeniyle, bu kez herhalde bu seçim yarışında, dış meseleler de önemli bir yer alacak.
Nitekim esas kampanya başlamadan, adayların çeşitli vesilelerle yaptıkları konuşmalarda, güncel dış sorunlardan da söz ettiklerini görüyoruz.
CHP ve MHP’nin ortak adayı Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu önceki akşam CNN-Türk’te, değerli meslektaşım Taha Akyol’un “Eğrisi Doğrusu” programında, sorulara cevaben yaptığı konuşmada dış politika konularına geniş yer verdi.
Deneyimli bir akademisyen ve diplomat olan İhsanoğlu, bu kez muhalefet partilerinin desteklediği bir aday sıfatıyla, özellikle dış meselelerle ilgili tutumunu, kişisel görüşlerine dayanarak ortaya koydu.
“Taraf tutarsanız...”
Prof. İhsanoğlu yıllar boyunca üzerinde çalıştığı ve kendi ihtisas alanı olan Ortadoğu’daki olayların analizini yaparken, Arap Baharı’nın aslında “Arap diktatörlerinin sonbaharı”ndan ibaret kaldığını, bölgede beklenen özgürlüklerin ve istikrarın yerine terör ve kargaşanın hüküm sürdüğünü belirtti.
Bu genel tespitler çerçevesinde İhsanoğlu Türk dış politikasının nasıl olması gerektiği üzerinde de durdu. Söylediklerini özetlersek, her şeyden önce Türkiye Arap ülkelerinin kendi aralarındaki veya kendi içlerindeki kavgalarda taraf olmamalıdır. Onun deyişiyle “taraf tutarsanız, sonuçta siz onların gözünde kötü olursunuz” (Nitekim Mısır, Suriye ve Irak politikalarının böyle bir sonuç verdiği açık).
Doğduğu ve uzun yıllar yaşadığı Mısır konusunda İhsanoğlu İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri olarak darbe sonrasında sarf ettiği uzlaştırıcı çabaları anlattı ve bu arada İslam ülkelerinin (diğer pek çok ülke gibi) Sisi rejimi ile iyi geçinmek yolunu seçtiğini hatırlattı. Ona göre Sisi’nin seçilmesinden sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kendisini tebrik etmesi reel-politik’e uygun, doğru bir hareketti. (Başbakan Erdoğan ise Sisi’yi tebrik eden yabancı liderleri eleştirmişti)...
İhsanoğlu bu bağlamda şu önemli değerlendirmeyi yaptı: “İç politika üslubu ile dış politika üslubu farklıdır... Devlet olarak bu iş böyle yürütülmez”...
Türkiye neden hedef?
Mısır’da rehin alınan şoförlerin serbest bırakılmasında rol oynayan Türk yetkililerini tebrik eden İhsanoğlu, bu vesile ile Ortadoğu’da son zamanlarda Türkiye’nin neden hedef olduğunun iyi düşünülmesi gerektiğini belirtti...
Ankara’nın bölgede tüm taraflarla ve bu arada İsrail ile iyi ilişkiler kurması gerektiğini söyleyen İhsanoğlu ancak bu şekilde Türkiye’nin arabulucu ve bölgesel bir aktör olabileceğini belirtti.
Programın sonunda Taha Akyol ABD’de olduğu gibi adayların yüz yüze TV’de çeşitli konuları (benzer seviyeli biçimde) tartışmaları fikrini ortaya attı. Keşke olabilse...