Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın St. Petersburg’da düzenlenen Türk-Rus Yüksek Düzey İşbirliği Konseyi toplantısı vesilesiyle Rusya devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmelerine hâkim olan başlıca konu, Suriye başta olmak üzere, Ortadoğu sorunları.
Ankara’nın ve Moskova’nın Ortadoğu politikalarında uyuşan, benzer noktalar olduğu kadar, farklı görüşler ve pozisyonlar da var. Özellikle iki ülkenin Suriye meselesinde Esad rejimine karşı aldığı temel tutumda ciddi ayrılıklar var.
Ne var ki iki taraf da bu farklılıklara rağmen, en üst düzeyde diyalogu sürdürüyorlar ve bu yüzden ilişkilerinin aksamamasına özen gösteriyorlar.
Başbakan’ın şimdiki Rusya ziyareti Putin’in Ortadoğu politikasında atağa geçtiği, aktif roller üstlendiği ve birtakım kazanımlar elde ettiği bir zamana rastlıyor. Bu gelişmelerin iyi izlenip değerlendirilmesinde yarar vardır.

Usta oyuncu
Arap Baharı başladığı zaman bütün dünya şaşkınlık içindeydi. Tunus, Mısır ve Libya’daki değişim sırasında Moskova “bekle-gör” politikası izlemeyi tercih etti. Libya’da Rusya’nın bu duruşuna karşılık, inisiyatifi Batılılar kaptı. Putin ise Esad’a desteğini sürdürerek, bölgede tutunmaya çalıştı. Son zamanlarda durum değişti. Putin, ustaca bir manevra ile Suriye konusunda baş aktör durumuna geldi, ABD’yi askeri müdahaleden vazgeçirerek kendi çizgisine getirdi, sonuçta kendi rolünü ve nüfuzunu da pekiştirdi.

Rejime bakmıyor
Rus diplomasisi sabırla bir “bekle-gör” döneminden sonra, Mısır‘da da harekete geçmiş bulunuyor.
Moskova, Mursi iktidarının devrilmesinden üzüntü duymayan ve “darbe” sözcüğünü de kullanmayan ülkeler arasında. Rus diplomasisi özellikle ABD’nin cunta yönetimine mesafeli davranmasını ve Mısır’a askeri yardımını kesmesini fırsat bilerek atağa kalktı. Rus Dışişleri Bakanı ile Savunma Bakanı, Kahire’ye bir “çıkarma” yaptılar, General Sisi ile görüştüler ve askeri uçak, helikopter satışı dahil, çeşitli alanda işbirliği imkânlarını görüştüler. Bu arada bir Rus kruvazörü de, İskenderiye limanında uzun yıllardan beri ilk kez gövde gösterisi yaptı...
Rus diplomasisi diğer Ortadoğu ülkeleriyle de temaslarını yoğunlaştırıyor. ABD’nin Suriye’deki fiyaskosundan rahatsız olan Suudi Arabistan‘a göz kırpıyordu. İran konusundaki anlaşmazlığa rağmen, İsrail ile sıkı temasta (Netanyahu önceki gün Moskova’daydı). Suriye krizinde aynı safta bulunan İran ile nükleer görüşmelerde aktif bir rol oynuyor...

Fırsat kolluyor
Rusya’nın bu performansında şu faktörlerin payı var:
1) Rus diplomasisi, çıkarlarına uygun bir pragmatizm gösteriyor. Ortadoğu ülkelerinin rejimleri (diktatörlük veya askeri cunta olsa) onun derdi değil.
2) Moskova, ABD’nin bölge politikasındaki bocalamalarından veya bıraktığı boşluktan istifade ediyor. Sabırlı davranıp fırsatları kolluyor.
3) Rusya elindeki olanakları sonuna kadar kullanıyor. (Güvenlik Konseyi’nde olduğu gibi) Teknolojik ve askeri potansiyelini iyi değerlendiriyor.
Sonuçta Rusya’yı uzunca bir aradan sonra tekrar Ortadoğu sahnesinde etkin bir aktör olarak görüyoruz.