Cenevre-2 Konferansı Montrö’deki fırtınalı açılışından sonra bugün, “adıyla mütenasip” Cenevre kentine taşınıyor.
Suriye sorununu çözmeye yönelik esas müzakereler burada yapılacak. Ama nasıl?
Öngörülen yöntem, BM özel temsilcisi Lahdar Brahami’nin arabuluculuğunda, Esad rejimi ile muhalefetteki Suriye Ulusal Koalisyonu temsilcilerinin aynı odada, aynı masanın etrafında bir araya gelip pazarlıklarını sürdürmeleridir.
Daha az tercih edilen bir yöntem ise, iki taraf delegasyonlarının ayrı odalarda oturmaları ve BM temsilcisinin “mekik diplomasisi” ile onları uzlaştırmaya çalışmasıdır.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un ve arabulucu Brahimi’nin yoğun çabaları sonunda tarafların aynı masa etrafında toplanıp ciddi müzakereler yapmayı gerçekten kabul edip etmedikleri bugün anlaşılacak.
Aslında iki hasım taraf önceki gün Montrö’de 30 küsur ülkenin dışişleri bakanlarının katılımıyla gerçekleşen açılış toplantısında, aynı salonda oturmaya razı olmuştu. Her ne kadar iki taraf birbirine karşı çok sert suçlamalarda bulundularsa da, hiçbirinin kızıp salonu terk etmemesi dahi, kayda değer bir gelişme sayıldı...
Siyasi çözüm
Montrö’deki patırtılı gürültülü “uvertür”den sonra, şimdi Cenevre’de sürecin, sonuç almaya yönelik, daha makul ve uzlaşıcı bir havada devam edeceği umuluyor (veya temenni ediliyor)...
Fakat bu sürecin çok çetin olacağını Ban Ki-moon ve Brahimi başta olmak üzere, herkes biliyor. Keşke Suriyeli taraflar ülkeyi mahveden iç savaşa son vermek ve yeni bir Suriye inşa etmek için, başkalarının müdahalesine ihtiyaç olmadan, bizzat bir ortak çizgide buluşsalar. Ama bunun mümkün olmadığı ortada. Bari şimdi BM’nin aktif bir şekilde devreye girmesi ile, bir uzlaşmaya gidebilseler...
Montrö’deki konuşmalar, tarafları ayıran uçurumun ne kadar derin olduğunu açıkça gözlerin önüne serdi. Muhalifler Esad’ın hemen gitmesinde ısrarlı olduklarını ortaya koydular. Şam yönetimi ise böyle bir olasılığın ve hatta muhalefetin de katılacağı bir “geçiş yönetimi” lafını bile ağzına almadı. Tarafların uzlaşmak uğruna bu kadar zıt olan pozisyonlarından geri adım atmaları hiç de kolay olmayacak.
İnsani yardım
Bu durumda yapılması gereken şey, meselenin özüne ilişkin tartışmaları şimdilik bir yana bırakıp, öncelikle Suriye halkını perişan eden sorunları ve sıkıntıları halletmektir. Bunların başında aç, susuz ve ilaçsız kalan milyonlarca Suriyeliye “insani yardım” elini uzatmaktır. Ban Ki-moon’a göre halen 9.5 milyon insan yardıma muhtaç. Bunlardan 2.5 milyonu Suriye’den kaçan mülteciler...
Suriye’de bu muhtaç insanlara yardım ulaştırılamıyor. Çünkü her yerde savaş var. Dolayısıyla asıl ve öncelikli amaç silahların susturulması, yani bir ateşkesin ilan edilmesidir.
Öyle anlaşılıyor ki arabulucu Brahimi’nin ajandasında da bu öncelikli konu yer alıyor. Eğer Cenevre’de tarafların önümüzdeki birkaç gün içinde bu konuda bir mutabakata varması sağlanabilirse, barış konferansı ilk ve en önemli başarısını kazanmış olacaktır.