Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD’deki seçimlerde dış politika çok az tartışıldı, özellikle iki adayın eyaletlerdeki kampanyalarında neredeyse hiç gündeme gelmedi.
Amerikalıların dış meselelere bu ilgisizliğine karşılık dünyanın gözleri seçim boyunca ABD’nin üstündeydi. Bizde olduğu gibi pek çok ülkede insanlar, seçim gecesi gelişmeleri sanki kendi seçimleri imiş gibi, heyecanla izlediler.
Tabii bu büyük ilginin bir nedeni de, yeni dönemde ABD’nin dış politikasının nasıl olacağına dair duyulan meraktır. Açıkçası çoğu ülkede (sadece Batı’da değil, Doğu’da da) kamuoyunun tercihi Barack Obama idi. Nitekim onun kazanması bütün dünyada bir sevinç ve rahatlama yarattı...
Kuşkusuz şimdi Obama’nın ajandasının başında ekonomik ve mali meseleler yer alıyor. Ama Amerikan halkı fazla ilgilenmese de, Washington’daki yeni yönetim, birtakım dış sorunları da hızla gündeme almak zorunda kalacak.
Bunların çoğu da Ortadoğu ile ilgili.
* * *
Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiren ve Türk-Amerikan ilişkilerini de etkileyebilecek olan belli başlı sorunlarda ne gibi gelişmeler olabileceğine kısaca bakalım:
SURİYE: Son dönemde ABD’nin hareketsizliği seçimlere atfediliyordu. Önümüzdeki günlerde Amerikan diplomasisi hareketlenebilir. Ama ABD’den direkt -ve hele askeri- bir müdahale beklenmemeli...
Obama Ortadoğu’daki krizlere doğrudan bulaşmaya ve hele oralara askeri güç göndermeye kesinlikle karşı.
Ama Obama gene de Şam’da rejim değişikliği için çaba harcamaya hazırlanıyor. Kendisi “arka koltuk”tan idare etmek ve bazı hevesli bölgesel ülkeleri (örneğin Katar) devreye sokmak suretiyle Suriye’de yeni bir düzen kurmayı amaçlıyor. Suriye Ulusal Konseyi yerine daha etkin bir muhalefet kurma çabası, bu yolda atılan bir adım.
Bu aşamada Türkiye ile ABD’nin -bazı farklılıklar gösteren- stratejilerini ayarlamaları gerekecek...
* * *
İRAN: Obama son konuşmalarında iktidarda olduğu sürece İran’ın nükleer bir güç olmasına (yani atom bombasına sahip olmasına) izin vermeyeceğini söyledi. Stratejik hedef bu olsa da, yeni yönetim bunu öncelikle diplomatik yollardan, hatta İran’la “büyük bir pazarlığa” girerek, gerçekleştirmeye gayret edecek.
Bunda Obama’nın sıkıntısı İsrail’in kendisini askeri bir müdahale konusunda sıkıştırmasıdır. Bunu elinden geldiği kadar önlemeye çalışacak.
İSRAİL-FİLİSTİN: Obama ilk dönemde Arap dünyasına açılma ve Filistin’in bağımsızlığına destek politikasını izlerken, İsrail’e karşı seleflerinden daha mesafeli davranmıştı. Yeni dönemde de bu duruşunu sürdürecek. Bu İsrail’i gözden çıkarma anlamına gelmiyor. Obama da, İsrail’in varlığı ve güvenliği konusunda angaje olmuş durumda.
Gerçi son dönemde Obama yönetimi “iki devletli çözüm” fikrini benimsedi, ama bunun gerçekleşmesi için büyük bir çaba da harcamadı. Yeni dönemde bu yönde bazı adımlar atabilir, ancak bunun da sonuç vereceği kuşkulu...
* * *
ARAP BAHARI: Obama şimdi Arap coğrafyasındaki rejim değişikliği ile karşı karşıya. Mısır’da olduğu gibi, ABD’ye yakın yöneticiler yok artık... Bu, bölgedeki eski ABD etkinliğinin eskisi devam edemeyeceği anlamına geliyor.
Obama yeni dönemde bu yeni konjonktüre göre stratejisini ayarlamak zorunda kalacaktır.