Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir terör örgütünün (bu IŞİD veya bir başkası olabilir), düşman saydığı bir ülkenin nükleer tesisini bastığını ve atom bombası yapımında kullanılan materyali ele geçirdiğini düşünün...
“Nükleer terörizm” ya da “terörün nükleerleşmesi” fikri -hatta lafı bile- korkunç bir şey.
Böyle bir kâbus gerçekleşirse, dünyanın hali ne olur?
Halen birkaç devletin sahip olduğu nükleer silahların kontrol edilmesi, başka ülkelerin de bu tür bir askeri güce ulaşmaması için büyük çaba harcanırken, gözü dönmüş, sorumsuz terörist grupların elinde böyle bir silahın bulunması, insanlık için çok büyük tehlike...

Korkunun gölgesinde
Washington’da düzenlenen Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılan 52 ülkenin devlet veya hükümet başkanları ile BM dahil 4 uluslararası örgütünün yöneticileri iki gün boyunca bu sorunu tartıştılar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu liderlerin konferans dışında daha çok kendi ulusal meselesiyle ilgili yaptıkları ikili görüşmeler, dikkatleri daha fazla çekmiş olabilir. Ama terörün “nükleerleşmesi” olasılığının ve korkusunun gölgesinde yapılan bu zirvede konuşulanların önemi göz ardı edilemez.
İlk Nükleer Güvenlik Zirvesi Başkan Obama’nın inisiyatifi üzerine 2010’da yapıldığı zaman, nükleer silahların bir gün teröristlerin eline geçebileceği akla gelmiyordu.
Bu seferki zirve ise, dünyanın çeşitli yerlerinde terör saldırılarının tırmandığı ve hatta tedhişçilerin gözünün (son Belçika örneğinde olduğu gibi) nükleer tesislerde olduğu söylentilerinin yayıldığı bir zamana rastladı. Dolayısıyla, bu kez ele alınan başlıca konu da bu oldu. Nitekim Başkan Obama da açılış konuşmasında bütün ülkeleri bu yeni “nükleer terör” tehlikesine karşı işbirliği yapmaya çağırdı.

Zor ama zorunlu
Pratikte böyle bir işbirliğinin nasıl sağlanacağı büyük bir soru işareti.
Bir kere, zirvede önemli “namevcutlar” vardı. Örneğin Rusya, İran, Pakistan yoktu. Oysa bu ülkelerin olası işbirliği mekanizması içinde olmaması büyük eksiklik...
Kuşkusuz zirvede dile getirilen endişe, birçok ülkeyi nükleer tesislerinin güvenliği için ek önlemler almaya itecek. Nitekim Belçika bunu yapmaya başladı.
Ancak bu alanda tam bir uluslararası işbirliği sağlamak da zor. Kimi ülkeler askeri amaçlı nükleer faaliyetini gizli tutmak eğiliminde. Şimdi bundan vazgeçecekler mi? Bazı ülkeler de nükleer materyali bir ticari mal sayıyor. Onlar da bu kârlı işten feragat edecekler mi?
Açıkçası, “nükleer güvenlik” için her şeyden önce “güvensizlik” ortadan kalkmalı...