Dünya haftalardır Malala’yı konuşuyor. Hani Pakistan’da Taliban tarafından başından vurulan, fakat İngiltere’de gördüğü tedaviden sonra bir kahraman olarak ortaya çıkan 16 yaşındaki kız...
Malala Yusufzay’ın Pakistan’ın kuzey batısındaki küçük Mingora kasabasında Taliban’ın kurşunlarına hedef olduğu Ekim 2012’den bu yana yaşadıkları, bir serüven filmi gibi.
Mingora kasabası ve onun bulunduğu Svat Vadisi bölgesi, Taliban’ın tamamen kontrolü altında. Bu da, bölgedeki insanların yaşam tarzının zorla değiştirilmesi demek.
Malala 14 yaşında iken, bu baskılardan ve zorlamalardan rahatsızdı. Gördüklerini, hissettiklerini BBC’nin Urdu dilindeki blog’una yazmaya başladı. Bu arada Taliban’ın kızları okula gitmekten men etmeye kalkıştığını da bildirdi.
Küçük kızın bu cesareti dış dünyanın dikkatini çekmekte gecikmedi. “New York Times” onunla röportaj yaptı. Ardından başka yayın organları da...
Dünyaya mesaj
Malala artık açık hedefti. Taliban onu susturmakta kararlı idi. Nitekim bir gün kızcağız okuldan evine dönerken, o mahut saldırıya uğradı.
Ağır yaralıydı. BBC aracılığıyla İngilizler imdada yetişti. Birmingham’daki Queen Elizabeth Hastanesi onun tedavisini üstlendi. Kız kurtuldu, ayağa kalktı ve konuşmaya başladı...
New York’a gitti, BM Genel Kurulu’nda konuştu. “Susmayacağım” diye biten konuşması, dakikalarca ayakta alkışlandı...
Avrupa Parlamentosu ona çok onurlu bir paye olan Saharov İnsan Hakları Ödülünü parlak bir törenle verdi...
Onun adına, geri kalmış ülkelerde kızların eğitimine yardımcı olacak uluslararası bir “Malala Fonu” kuruldu...
Son olarak da kendisi Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Bu ödül siyasal güncelliği ağır basması nedeniyle Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü’ne verildi, ama böyle bir adaylığa layık görülmek bile büyük bir başarı.
Bu arada Malala’nın Beyaz Saray’a davet edildiği ve Başkan Obama ile ciddi ciddi Pakistan’daki durumu görüştüğünü de unutmayalım!
Sesin gücü
Malala Yusufzay artık bütün dünyanın tanıdığı ve takdir ettiği bir isim. Aynı zamanda bir sembol. İnsanları terörle, vahşetle, Ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen fanatik güçlere karşı duruşun ve mücadelenin simgesi...
Malala’nın elinde, Taliban’ın olduğu gibi, silah yok. Teröristleri durdurmakla görevli hükümet veya siyasi otorite gibi bir gücü de yok.
Sadece her tarafa yayılan ve etkisini hissettiren bir sesi var.
Bu ses sayesinde dünya Pakistan’da olup bitenlere daha yakın kulak kabartıyor.
Ne yazık ki olanlar da iç karartıcı. Taliban hâkim olduğu bölgede kurduğu şeriat düzenini bütün ülkeye yaymak peşinde. İntihar saldırılarıyla, bombalar patlatarak, sivilleri öldürerek, korku ve dehşet salarak...
Zayıf olan merkezi otorite ve ona bağlı ordu, saldırganları dize getiremiyor. Geçen mayısta seçilen Başbakan Navaz Şerif’in bu sorunu Taliban ile konuşarak çözmek fikri de sonuç vermiyor.
Anlaşılan susmayan, sesini yükselten ve sözünü dinleten daha çok Malala’lara ihtiyaç var...
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024