Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Suriye’deki Azaz bölgesinde El Kaide ile bağlantılı “Irak-Şam İslam Devleti” (İSİS) adlı örgütün mevzilerine 4 atış yapması, Ankara’nın bölge stratejisinde gerçekleştirdiği önemli bir ayarlamanın işaretini veriyor.
Olay ilk bakışta sınıra yakın Türk topraklarına top veya havan mermilerinin düşmesine karşı mutat mukabelelerden biri olarak görülebilir. Ancak bu kez Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasında, hedefin El Kaide bağlantılı İSİS olduğunun belirtilmesi çok anlamlı. Böylece sınır boyunca yerleşmiş olan radikal İslamcı örgüte ilk defa açık bir uyarı mesajı da gönderilmiş oluyor.
Aslında Ankara bir süredir El Nusra dahil, İSİS güçlerinin sınıra yakın bölgelere hâkim olmaya başlamasından kaygılı. Bu güçler, Türkiye’nin desteklediği Suriye muhalefetinden ve onun askeri kolu Özgür Suriye Ordusu’ndan (ÖSO) kopmuş durumda. Onlar askeri üstünlük sağlayarak ve muhalifleri de bertaraf ederek kendi ideolojik amaçlarını ve ajandalarını gerçekleştirmek peşindeler.
Bu durum Esad rejimine karşı ayaklanan güçlere destek veren Türkiye’yi de bir açmaz karşısında bırakıyor. Türkiye Batılılarla birlikte muhalefetin oluşturduğu koalisyona ve ÖSO’ya destek verdiğinde, bu radikal gruplar marjinal durumdaydılar. Fakat bunlar, dış ülkelerden gelen cihatçıların katılımıyla, kısa zamanda kendi başlarına buyruk bir güç haline geldiler.
Yeni komşular
Tehlikeyi sezen ABD El Nusra’yı terörist listesine aldı ve ona yardımı kesti. Washington bu konuda Türkiye dahil diğer müttefiklerinin de dikkatini çekti.
Ankara açıkçası o zaman El Nusra ve benzeri radikal grupları fazla ciddiye almadı. Türk yetkililer “açık sınır” politikasını sürdürerek, militanların serbestçe geçişlerine ve ÖSO’ya verilen lojistik desteğe ortak olmalarına göz yumdular...
Bu, dışarıda ve içeride de eleştiri ve şikâyetlere yol açtı. Hükümet yetkilileri Türkiye’nin radikal savaşçılara bir şekilde destek verdiğine ilişkin iddiaları yalanladı. Ama yakın bir zamana kadar resmi ağızlar, El Nusra ve cihatçı gruplara karşı açık net bir tavır ortaya koymaktansa, Suriye’de radikalleşmeden hareketsiz kalan BM Güvenlik Konseyi’nin de sorumlu olduğunu öne sürdüler...
Ancak son haftalarda olup bitenler, bu arada İSİS güçlerinin sınıra yakın bölgelere hâkim olması ve dolayısıyla buralarda kurulan El Kaideci yerel yönetimlerin Türkiye’nin “yeni komşuları” durumuna gelmesi hükümet çevrelerinde rahatsızlık ve kaygı yaratmaya başladı.
Bu yeni durumun Türkiye için oluşturduğu “güvenlik tehdidi”nin yanı sıra, dışarıdan ve içeriden gelen olumsuz tepkiler, Ankara’yı Kuzey Suriye stratejisini yeniden ayarlamaya sevk etti.
Hedef belli
Türk yetkililer şimdi sınırların daha sıkı kontrolünden, hangi Suriyeli gruplara destek sağlanacağına kadar çeşitli konularda daha dikkatli ve hassas davranıyorlar. Sınırın bazı nevraljik bölgelerinde duvar çekiliyor. Radikal İslamcı örgütlere katılmak üzere Türkiye’den bazı gençlerin kaçışlarının önlenmesine çalışılıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin son atışlarının ardından İSİS’in açıkça hedef olarak gösterilmesinin manası, bu çerçevede daha iyi anlaşılacaktır.