ABD’nin dünyadaki imajı bir süredir üst üste darbe yiyor. Daha geçen ay Ferguson’da patlak veren ve ülke çapında protestolara yol açan ırkçılık olayı ABD’nin itibarını sarsmıştı...
Ve işte şimdi Senato’nun yayımladığı “işkence raporu” ABD’nin prestijine bir kara leke sürüyor.
Bu kez olay ABD’nin ön önemli devlet kurumlarının biri olan istihbarat teşkilatı CIA ile ilgili. Mahut 11 Eylül 2001 saldırısından sonra yakalanan birçok zanlının sorgulanması sırasında işkencelere maruz kaldıkları duyulmuştu. Ancak bunun dehşet verici boyutları hakkında detaylı bilgi yoktu.
Senato’nun İstihbarat Komitesi’nin işte CIA’nın bu sorgulama sırasında kullandığı insanlık dışı yöntemler hakkında yaptığı araştırma 6 bin sayfalık bir belge oluşturdu. Hafta başında bu raporun kamuoyuna açıklanmasıyla ABD’de yer yerinden oynadı, bu sarsıntı da bütün dünyaya yayıldı.
Dehşet verici “teknik”
Olayın birçok boyutu var.
Güvenlik ile başlayalım: Bush yönetimi döneminde ortaya atılan “terörle mücadele” politikası çerçevesinde 11 Eylül saldırısıyla ilgili tutuklananlara CIA sadece Guantanamo üssünde değil, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde de yürüttüğü sorgulamada geliştirdiği insanlık dışı bir “tekniği” uygulamaktan çekinmemişti. CIA ve bu uygulamalara onay veren Bush yönetimi, bunun “ülkenin güvenliği”, yani “milli menfaatler” için yapıldığını iddia etmiştir. Raporla ilgili tartışmalarda hâlâ bu “güvenlik” gerekçesini kullananlar var.
Bu aslında başka ülkelerde de sık sık kullanılan ve hiçbirimizin kulağına yabancı gelmeyen bir gerekçe...
Bu “tekniğin” ne kadar işe yaradığı ise tartışma konusu. Rapor bu yoldan fazla bir bilgi sağlanamadığını gösteriyor. Bu yöntemlerle teröre karşı mücadelede başarılı olunamayacağı açık...
Bu olayın bir de siyasi boyutu var.
Başkan Obama iktidara geldikten sonra CIA’ya bu tür uygulamalara son vermesi talimatını verdi. Konu halen Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasında uyuşmazlık yaratıyor.
Obama yapılan eleştirilere karşılık işkence raporundaki ifşaatın bundan sonra benzer kirli işlerin yapılmasını önleyeceğini söylüyor.
Ancak ABD yönetiminin olayın hukuki boyutu ile ilgili tutumu henüz netleşmedi. ABD’de ve BM’de insan hakları savunucuları işkence olaylarından sorumlu olan CIA mensuplarının mahkemeye verilmesini istiyorlar. CIA yetkilileri ise buna şiddetle karşı...
Her şeye rağmen “şeffaflık”
Olayın dış politika yönüne gelince, ABD bu ifşaat yüzünden müttefikleri dahil, bütün dünyadan sert tepkilerle karşı karşıya.
ABD’nin insan hak ve özgürlükleri ve demokrasi konusundaki samimiyeti ve dost olarak da güvenirliği sorgulanıyor.
Bununla beraber, ABD’nin bu “pis olay”ı gizlemeyip bütün çirkinliğiyle ifşa etmesi, şeffaflığa ve özeleştiriye duyarlılığını gösteriyor.
Güvenlik çıkarları gerekçesiyle benzer yöntemler uygulayan nice ülke var ki yaptıkları hep gizli kalır. ABD’de işkence raporunun açıklanması, hiç olmazsa hukukun üstünlüğü ve şeffaflık gibi değerlerin hâkim olduğunu ortaya koyuyor.