Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Brüksel’deki son terör saldırısı, Avrupa ülkelerindeki “güvenlik zafiyeti” sorununun yanı sıra, bir de “güvenlik-özgürlük dengesi” konusunu gündeme getirdi.

Belçika ve Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi şimdi IŞİD’in eylemleri karşısında, güvenlik açısından yetersizliklerinin ne olduğunu araştırıyor ve terörle daha etkin bir mücadele için bundan sonra ne yapmak gerektiğini tartışıyor.

IŞİD terörünün küresel boyutları uluslararası dayanışma ve işbirliğini zorunlu kılıyor. AB ülkeleri şimdi istihbarat paylaşımından ortak güvenlik tedbirlerine kadar, çeşitli alanlarda işbirliğini pekiştirmenin yollarını arıyorlar.

Ancak güvenlik tedbirlerine rağmen, terörü -hele kısa vadede- tamamen yok etmenin mümkün olmadığı da bir gerçek. Bu nedenle son bir yazımızda da belirttiğimiz gibi, günümüzde insanlar “terörle yaşamayı” öğrenmek ve bunun sıkıntılarına katlanmak zorundalar...

Demokratik değerler
IŞİD terörünün aldığı ciddi boyutlar nedeniyle Batılı ülkelerin planladığı veya almaya başladığı güvenlik önlemlerinin “demokratik değerler”e ne kadar uyduğu halen tartışma konusudur.

Bunda güvenlik uzmanlarıyla özgürlük aktivistlerinin zıt görüşlere sahip oldukları görülüyor.

İlk bakışta Batı’da terörle mücadele bağlamında alınan bazı güvenlik önlemlerinin temel demokratik değerlere ters düştüğü öne sürülebilir. Örneğin Fransa’daki iki IŞİD saldırısından sonra -geçici bir süre için de olsa- olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi, büyük kentlerin caddelerinde silahlı polis ve askerler devriye gezmeye başladı, evlere baskınlar düzenlendi, şüphe üzerine bazı kişiler gözaltına alındı... Şimdi Avrupa’nın birçok ülkesi ifade özgürlüğünü, toplanma serbestisini ve bazı temel insan haklarını kısıtlayan uygulamalarda bulunuyor.

Ancak en önemli insan hakkı sayılan “yaşama hakkı”nın korunması için bazı güvenlik tedbirlerine ihtiyaç olduğu da açıktır.

Bütün mesele ipin ucu kaçırılmadan “güvenlik-özgürlük dengesi”nin tutturulmasıdır.

Siyasal sarsıntılar
Terörün demokratik değerleri tehdit etmesi kuşkusuz ayrı bir sorun oluşturuyor.

Avrupa’da terör aşırı sağcı, ırkçı hareketlere ve İslamofobi’ye yol açıyor. Bu sayede popülist aşırı sağcı partiler iktidara gelme noktasına yaklaşıyor.

Demokrasinin beşiği sayılan Fransa’dan insan hak ve özgürlükler alanında yüksek standartlara sahip olan İskandinav’yaya kadar, birçok ülke şimdi bu yüzden ciddi sosyopolitik sorunlar geçiriyor.

Kısacası, artan terör tehdidi karşısında demokratik değerlerin ve toplumsal düzenin korunabilmesi için, güvenlik-özgürlük dengesinin bozulmamasına özen göstermek şart...