Türkiye’nin esas geçiş noktası oluşturacağı “Güney Gaz Koridoru” (SGC) projesinin, Suriye’de IŞİD’in saldırısı altındaki Kobani kriziyle ne alakası var diyeceksiniz.
Doğru, iki olay arasında direkt bir ilinti yok, ama dünya platformuna bir sembol olarak çıkan Kobani’de olup bitenlerin, SGC girişini aksatabileceği kaygısı var.
Türkiye’de İngilizce yayımlanan Turkish Policy Quarterly” dergisinin önceki gün İstanbul’da yerli ve yabancı enerji uzmanlarının katılımıyla düzenlediği “Güney Gaz Koridoru için Kritik Kavşak” başlıklı bir konferansta dile getirilen en önemli görüşlerden biri bu...
***
Önce projenin özünü kısaca hatırlatalım.
AB Komisyonu’nun 5 yıl önce önayak olduğu bu girişim, Azerbaycan doğalgazını Türkiye üzerinden Yunanistan, Arnavutluk ve İtalya’ya ulaştırmayı öngörüyor.
Toplamı 45 milyar dolara mal olacak olan bu boru hattının 1850 kilometresi Türkiye’de yapılacak. Hafta başında “koridor”un Türkiye bölümünün ihalesini 6 Türk şirketinin çoğunluğu oluşturduğu konsorsiyum kazandı.
Projenin 2019’da hayata geçirilmesi ve ilk yıllarda yaklaşık 16 milyar metreküp Azeri doğalgazının Türk ve Avrupa piyasalarına aktarılması bekleniyor. 2025’ten itibaren bu rakamın 25 milyar metreküpe çıkarılması planlanıyor.
Tabii projenin gerçekleşmesi birçok koşula bağlı. Gaz kaynaklarının çoğaltılması, finans olanaklarının sağlanması ve de güvenlik ve istikrar bu şartların başında geliyor.
***
İstanbul’da düzenlenen konferansta uzmanların söyledikleri, projenin gerçekten bir “kritik kavşak”ta bulunduğunu gösteriyor.
Eski Amerikalı diplomat Matthew J. Bryza’nın hatırlattığı gibi, bu proje Avrupa’nın doğalgazda Rusya’ya bağımlılığını hafifletmeyi amaçlıyor. Moskova buna engel olmaya çalışsa da Batı’nın kararlılığıyla bu hedefe ulaşılacaktır.
Mesele, daha uzun vadede ihtiyaçları karşılayacak kadar gaz temin etmektir. Bu bağlamda Azerbaycan’a ilaveten başka bölge ülkeleri akla geliyor. Ama neredeyse hepsi problemli.
İngiliz uzman John M. Roberts sunumunda bu ülkeleri saydı. İran, Güney Kıbrıs, İsrail, Irak... Bunlarla farklı anlaşmazlıklar nedeniyle bir ortaklık kurmak şimdilik mümkün görünmüyor. En müsait görünen Türkmenistan’dır. Bu ülke halen “Batı’ya açılma”ya ve Rusya’dan daha bağımsız hareket etmeye çalışıyor. Yeter ki Moskova Hazar konusunda hukuki engel çıkarmasın...
***
Birçok uzman Kuzey Irak’tan sağlanabilecek kaynağın, bölgedeki kargaşa ve istikrarsızlık yüzünden cepte keklik sayılamayacağı görüşünde.
İşte Kobani krizi de bu kontekste gündeme geliyor. Roberts’in deyişiyle, Kobani, projeyi etkileyebilecek bir güvenlik sorununu ortaya koydu. Türkiye’nin Güneydoğu bölgesindeki son olaylar da bunun bir göstergesi.
Tabii bunlar bugünün şartları. Uzmanlar da “Bu belirsizlikler karşısında ileride ne olur bilemiyoruz” diyorlar.
Proje iyi başladı ve halen de ilerliyor. Şimdilik önemli olan da budur.