Türkiye’nin uzun menzilli hava füze savunma sistemi için bir Çin firmasını seçtiğine ilişkin haber üzerine içeride ve dışarıda başlayan tartışmalar arasında resmi ağızların verdiği mesaj şu: “Durun, acele etmeyin. Henüz kesinleşmiş bir karar yok. Bize en uygun şartları teklif eden Çin firmasıyla olası bir anlaşmanın detaylarını müzakere edeceğiz. Ama diğer şirketler (ABD, Fransız-İtalyan ve Rus) dışlanmış değil. Bu süreçte onlar da yeni önerileri varsa ortaya koyabilirler”...
Üst düzey yetkililerin son günlerde verdiği bu mesajın anlamı, Çin şirketinin ihaleyi kazanmasıyla sözleşme bağlamında her şeyin bitmediği ve yeni başlayan sürecin ucunun açık tutulduğudur.
Ne var ki, işin ilk aşamasında ihalenin Çinliler tarafından kazanıldığının resmen açıklanması, Türkiye’nin bu yöndeki tercihinin sebeplerini de açıkça ortaya koymuştur.
***
Sebeplerden biri fiyattır. Çin firması 4 milyar dolar yerine 3.4 milyar dolara razı oluyor. İkinci neden ise, Çin önerisinin Türkiye’ye teknoloji transferini de kapsayan bir ortaklık içermesidir.
Çin tercihini kolaylaştıran bu iki şart, Türkiye’nin öne sürdüğü kriterlere ve taleplere uygun. Herhalde bunda en çok ağır basan da ikinci faktördür. Zira Ankara, füze sisteminde ve diğer savunma alanlarında, kendi üretimini geliştirmek, hatta Başbakan Erdoğan’ın çeşitli vesilelerle söylediği gibi, savunma endüstrisi alanında “ihracatçı ülke” durumuna gelmek istiyor.
Çin şirketinin tercih edilmesinin arkasındaki temel düşünce, böyle bir işbirliğinin Türkiye’nin hem daha bağımsız ve milli bir savunma sistemine sahip olmasını, hem de Türkiye’nin dış satıma dönük modern bir savunma sanayii kurmasını sağlayacağıdır.
***
Ankara’yı Çin lehindeki bu ilk tercihine rağmen, ciddi şekilde düşündüren ve resmi ağızları “her şey bitmedi” demeye sevk eden birçok faktör var.
Bunlardan biri, Çin füzesinin, Türkiye’nin de içinde bulunduğu NATO savunma sistemine entegre edilip edilmeyeceğidir. ABD ve NATO askeri uzmanları, son günlerde verdikleri demeçlerde, bunun mümkün olmadığını belirttiler.
Ankara Batılıların bu hassasiyetinin farkında. Ama Çin’le bu işbirliğinin gerçekleşmesi halinde, Türk Hükümeti’nin Batılı müttefiklerine nasıl bir garanti verebileceği -ve bunun onları ne kadar tatmin edeceği- belli değil. Türk yetkililer, farklı ve rakip sistemlerdeki uyumun ve entegrasyonun Türkiye tarafından sağlanacağını söylüyorlar. Ama açıkçası NATO çevreleri buna kuşku ve kaygı ile bakıyorlar. Ve böyle bir durumda NATO ile Türkiye arasındaki ortak savunma sisteminin aksayacağı uyarısında bulunuyorlar.
***
Görüldüğü gibi Çin’den füze satın almak, basit bir ticari işlemden veya sırf askeri bir işbirliğinden ibaret değildir. Bu siyasi, stratejik, diplomatik yanlarıyla karmaşık bir konudur.
Dolayısıyla Hükümetin son kararını vermeden önce bunun bütün bu alanlarda “kazanç-zarar” değerlendirmesini çok iyi yapması gerekir. Tabii bu arada Türkiye’nin dış politikasındaki öncelik ve tercihlerinin ne olduğunu da göz önünde tutarak...