Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye bağlamında herkes şu sırada kimyasal silahlar meselesiyle uğraşırken, İslamcı muhaliflerin yaptığı açıklama, “sahada” durumun ne kadar ciddi olduğunu ortaya koydu.
Birleşmiş Milletler diplomatları kimyasal silahlar konusunu tartışa dursunlar, bir kısmı El Kaide’nin uzantısı olan toplam 11 radikal örgütün oluşturduğu bir ittifak, Türkiye’nin de büyük çabasıyla geçen yıl kurulan “Ulusal Koalisyon’u tanımadığını ve artık onun safında yer almayacağını” ilan etti. Bu blokun hedefi silahlı mücadelesiyle Esad rejimine son vermek ve ülkeye onun yerine şeriat düzenini getirmektir.
El Nusra Cephesi adlı El Kaide’ci örgütün başını çektiği bu blok, artık koalisyonun askeri kanadı olan yüksek komutanlığı da tanımıyor. Zaten bir süreden beri bu gruba mensup savaşçılar kendi stratejilerine göre hareket etmişler ve özellikle Kuzey Suriye’deki birçok yerde kendi hâkimiyetlerini (ve şeriatçı düzeni) kurmuşlardır.
Şimdi yeni İslami ittifak, resmen ilan ettiği kararla, hem askeri, hem siyasi alanda ulusal koalisyondan ve Özgür Suriye Ordusu’ndan bağımsız olarak mücadelelerini sürdürecekler.

Radikaller hâkim
Bu gelişme her şeyden önce Esad rejimine karşı olan çeşitli muhalif grupları bir arada toplamak ve Esad sonrası demokrasiye geçişi sağlamak stratejisine ağır bir darbe indiriyor. Ana teşkilattan kopan grupların, şimdiye kadar askeri alanda direnişin bel kemiğini oluşturduğunu kabul etmek gerek. Onların gitmesiyle Özgür Suriye Ordusu iyice zayıflamış bulunuyor. Siyasi bakımdan koalisyon da her ne kadar (100’den fazla ülke tarafından Suriye muhalefetinin temsilcisi sayılıyorsa da) etkinliğinden çok şey kaybediyor.
Olay, “Suriye muhalefeti”nin zaten bölük pörçük olan yapısının pratikte çökme noktasına geldiğini ve radikal İslami kesimin inisiyatifi ele aldığını ortaya koyuyor.
Bu aynı zamanda şimdiye kadar koalisyonu ve Özgür Ordu’yu destekleyen ve Esad’a alternatif olarak bu örgütlerin “ılımlı” kanadını gören Türkiye ve Batı dahil, uluslararası toplum için de bir darbedir.

Böyle olacağı belliydi
Aslında son zamanlarda İslamcı güçlerin kendi başlarına hareket ettikleri, hatta bazen diğer muhalif gruplarla çatıştıkları biliniyordu. ABD muhaliflere yapılan silah yardımlarının sonuçta İslamcıların eline geçtiği uyarısında bulunmuştu. Bu yüzden ABD El Nusra’yı terörist örgütler listesine almış, muhaliflere silah sevkiyatını da durdurmuştu.
O sırada yabancı basına da yansıyan haberlere göre Erdoğan Hükümeti bu radikal unsurlara karşı “gevşek” davranmış, onları “terörist” saymaktan da çekinmişti...
Sebebi ne olursa olsun, şimdi mesele Batı’nın -ve Ankara’nın- yeni durum karşısında ne yapacağıdır.
“Sahada” oluşan yeni dengeler karşısında ılımlı muhalefetin toparlanıp etkinliğini tekrar kazanması hiç de kolay değil. Ama Suriye halkının çoğunluğu gibi uluslararası camia da, radikal İslamcı grupların kendilerini Esad rejimine karşı alternatif olarak göstermelerini ve El Kaide’nin bu stratejik bölgede üslenmesini herhalde kabul etmeyecektir.
Sonuçta yeni durum, Suriye sorununu, içinden çıkılması daha zor bir hale getirmektedir.