Milliyet’in geçen günkü manşeti, bir süredir durduğunu sandığımız bir olayı duyurdu: Deniz korsanları Afrika açıklarında bir Türk gemisine saldırdı, mürettebattan iki kişiyi kaçırdı...
Dünya deniz korsanlarının çeşitli yabancı gemilere saldırıları haberlerini 2007’den itibaren sıkça duymaya başlamıştı. Saldırganların çoğu Somaliliydi. Faaliyet alanları da siyah kıtanın doğusundan Aden Körfezi’ne kadar, “Afrika Boynuzu” adı verilen bölgeyi kapsıyordu.
Korsanlar hızlı teknikler ve modern silahlar kullanarak dünya deniz ulaşımının ve uluslararası ticaretin bu çok önemli yolunda seyreden dev tankerleri ve yük gemilerini hedef alıyordu.
Değişik bandıralarla seyreden Türk gemileri de zaman zaman bundan nasibini aldı.
Amaç aynı
Bu kez Türk tankerine karşı saldırı Afrika’nın doğu değil, batı kıyılarında, yani Atlantik’te oldu. Korsanların Somalili mi, başka bir milliyetten mi olduğunu bilmiyoruz. Ancak bu saldırganlar “panik odası”na sığınan 12 mürettebata karşılık, güvertede görevli 2 Türk personelini rehin alıp kaçtılar. Şimdi bu iki kişi, muhtemelen Nijerya’da, bu haydutların elinde. Geminin ait olduğu şirketten istedikleri fidye karşılığında bu iki kişiyi serbest bırakacaklar.
Bu eylemi yapanların milliyeti, yurtları ve yöntemleri ne olursa olsun, amaç aynıdır, yani denizlerde cirit atıp silah zoruyla gemileri ele geçirmek ve karşılığında işletmecilerden büyük paralar koparmaktır.
Deniz korsanlığı, Orta Çağ’dan beri görülen bir olay. Ancak günümüzdeki nitelikleriyle buna “deniz haydutluğu” demek daha uygun görülüyor.
Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans çalışmasını Somali odaklı deniz korsanlığı konusunda yapan Tarkan Deniz, doğru terimin deniz haydutluğu olduğunu belirtiyor. Zira 1856 Paris Deklarasyonu ile deniz korsanlığı yasaklanmış, uluslararası camiada bu kavram geçerliliğini kaybetmiştir. Şimdiki eylemler ise hukuken de deniz haydutluğu özelliklerini taşıyor.
Tarkan Deniz “Uluslararası bir sorun olarak deniz haydutluğu” başlıklı 75 sayfalık çalışmasında son yıllarda deniz haydutluğu olaylarının nasıl ve neden ortaya çıktığını, bunun gerisinde hangi terör odaklarının bulunduğunu, eylemcilerin ne gibi yöntemler kullandıklarını, buna karşı neler yapılabileceğini, uluslararası alanda nasıl bir işbirliği kurulduğunu kapsamlı bir şekilde inceliyor.
Zor tercih
Kuşkusuz deniz haydutluğunun merkezi haline gelen Somali’nin son yıllarda içine düştüğü durumun bunda büyük rolü var. Bu ülke yoksulluk, açlık, kabile kavgaları, aşırılık ve otorite boşluğu içinde bocalıyor. El Kaide ve benzeri örgütler her türlü şiddet eyleminin arkasında.
Bu sorunlara çözüm getirilmedikçe deniz haydutluğu gibi eylemleri önlemenin imkânsız olduğunu öne süren Deniz, alınan bütün tedbirlere rağmen, saldırıya uğrayan gemilerin ve personelinin serbest bırakılması için fidye ödememin kaçınılmaz bir “tercih” olarak kabul edildiğini belirtiyor.
Zor bir tercih ama, gerçek bu...