Demokrat Parti’nin adayı olarak Barack Obama 2008 başkanlık seçimlerini “Değişim” (Change) sloganını kampanya süresince kullanarak kazanmıştı.
Aslında Obama’nın, ABD tarihinde ilk zenci başkan olarak seçilmiş olması dahi, toplumsal değişimin bir işareti sanılmıştı...
Şimdi Barack Obama’nın Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney’yi kıran kırana bir mücadeleden sonra yenerek ikinci kez başkan seçilmesi, Amerikan toplumundaki değişimin yeni bir yansıması olarak görünüyor.
Diğer bir deyişle, Obama şimdi “değişen Amerika”nın bir simgesi oluyor...
Nasıl kazandı?
Obama’nın son dakikaya kadar kampanyada ve oy kullanma sürecinde başa baş gittiği Romney karşısında kazandığı zaferin analizi, Amerikan toplumundaki önemli bir dönüşümü ortaya koyuyor.
Obama’yı ikinci 4 yıllık dönem için Beyaz Saray’daki koltuğuna oturtan oyların bir bölümü, şimdiye kadar dışlanan veya siyasi bir güç oluşturmayan kesimlerden geldi. Zenciler, İspanikler, göçmenler, kadınlar, eşcinseller, alt-orta sınıf mensupları gibi...
Demokrat Obama’nın halkçı yaklaşımı, bu geniş kitleleri kendi safına çekti.
Bu kesimler bu seçimlerde dinamik bir siyasal güç olarak ortaya çıktı. Seçim sandıklarından çıkan sonuç, ABD’deki bu önemli toplumsal ve demografik dönüşümü gösterdi...
İki farklı tutum
İki adayın ülke genelinde oy oranındaki cılız fark, Amerikan toplumunun, seçimlere hakim olan ekonomik ve sosyal sorunlar üzerinde kutuplaşmış olduğunu da ortaya koydu. Aslında kampanyada karşı karşıya gelen ve çatışan sadece iki aday değil, iki farklı düşünce ve doktrindi.
Bu farklılık, yeni dönemde etnik ve sosyal bir bölünmeye veya ayrışmaya yol açabilir mi? Yoksa Obama’nın amaçladığı gibi, toplumun çeşitli kesimlerini entegre etmek ve birleştirmek mümkün olacak mı?
Bunu zamanla göreceğiz. Genelde Amerikan siyasetinin özelliği -ve geleneği- sorunlara pragmatik yaklaşmak ve uzlaşma sağlamaktır.
Seçim sonuçlarının açıklanmasından hemen sonra gerek Obama’nın gerekse Romney’nin yaptığı konuşmalar da, (Temsilciler Meclisi’ne Cumhuriyetçilerin, Senato’ya ise Demokratların hakim olduğu bir ortamda dahi) “birlikte çalışma” arzusunu dile getirmeleri, olumlu bir sinyal veriyor.
Aynen devam
Obama’nın yeni 4 yıllık döneminde neler beklenebilir?
Bir bakıma Obama’nın iktidarda kalması, bir süreklilik sağlıyor. Yani başkan, ilk dönemde başlattığı bazı ekonomik ve sosyal reformları ilerletmek ve tamamlamak imkanına sahip. Bu da “değişim” sürecinin aynı çizgide devam edeceği anlamına geliyor.
İçte olduğu gibi dışta da yeni dönemde “Obama’nın çizgisi” devam edecektir.
Obama’nın dış politikasının parametreleri belli: Bush döneminde görülen cinsten müdahalelere karşı, daha barışçı ve uzlaşıcı yöntemlerden yana...
Prensip olarak doğru bir yaklaşım bu. Mesele bunun spesifik olarak günümüzün uluslararası krizlerine ve sorunlarına (özellikle Suriye, İran, Irak, Filistin gibi) nasıl uygulayacağıdır. Ve tabii bizim açımızdan bütün bunların Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacağıdır...
Bu konulara daha ayrıntılı olarak döneceğiz.