Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’yi kendileri için bir model veya ilham kaynağı sayan Arap Baharı aktivistleri, acaba önceki gün Ankara’daki Cumhuriyet kutlamalarında polisin halkı zorla dağıtma çabalarına ilişkin görüntüleri karşısında, ne hissettiler?
Arap sokaklarında özgürlük ve demokrasi için mücadele veren insanlar, TV ekranlarına akseden bu manzaraları izlerken, şaşırmış olsalar gerek. Herhalde bazıları da kendi kendilerine “bu mu Türk modeli” diye sormuşlardır...
Ne yazık ki bu olayda dünyaya yansıyan imaj, demokratik bir ülke ve bölgesel bir güç olarak Türkiye’nin performansına ve ününe uymuyor.
Ankara’daki bu tatsız olaya dış basının yakın ilgi göstermesi, bunun sadece çatışma içeren bir “sıcak haber” olmasından kaynaklanmıyor. Bunun asıl nedeni olayın daha geniş siyasal bir anlam taşımasıdır.

Türkiye “rol model”
Bir-iki örnek verelim.
“CNN İnternational” haberi şu giriş cümlesi ile sundu: “Kendisini istikrarlı, müreffeh ve demokratik bir ülke olarak belli eden ve Müslüman dünyasına bir rol model olarak gösteren Türkiye, Cumhuriyet’in 89. yıldönümünü kutlarken, polis muhalif gruplarla çatıştı!..” Bu cümlede Türkiye’nin bölge için bir model rolünü oynadığı konusuna yapılan vurgu dikkat çekici...
“New York Times” gazetesi de haber-analizde aynı vurguyu şu cümlelerle yapıyor: “Türkiye’nin demokrasi ile İslam değerlerini bağdaştırma çabalarının Arap dünyasına model olarak sunulduğu bir zamanda, ülke İslamcılarla laikler, sivillerle askerler arasında bir iktidar mücadelesi ile karşı karşıya bulunuyor. Bunun sonucu sadece Türkiye’nin siyasal geleceğini belirlemekle kalmayacak, bu aynı zamanda Ortadoğu’yu da şekillendirecektir.”

Nasıl bir imaj?
Hemen şunu belirtelim: Ankara’daki talihsiz olayın Türkiye’nin prestijinin yükseldiği bir sırada imajına gölge düşürdüğü doğrudur. Ankara’da Cumhuriyet’i kutlamak isteyen geniş kitlelere çıkarılan engeller, eski, yasakçı ve baskıcı bir zihniyetin göstergesidir. Bu gerçekten Türkiye’nin ulaşmaya çalıştığı “ileri demokrasi” standartlarına ve başkalarına örnek olma hedefine ters düşüyor.
Bununla beraber, bunu anlık ve münferit bir olay saymak gerek. Sonuçta -kimsenin burnu kanamadan- barikatlar kaldırıldı, göstericiler hedeflerine ulaştı. Yani “halkın gücü” hakim oldu. Bu Türkiye’de halkın Cumhuriyet’e sahip çıktığını ve demokratik değerleri canlı tutmaya kararlı olduğunu gösterdi.
Bu da son olayın yansıttığı imajın diğer yüzü...

Yolun başındalar
Cumhuriyet’in 89. yılında Türkiye demokratik sistemini pekiştirme çabalarını sürdürüyor. Laiklik başta olmak üzere, modern Cumhuriyet’in değerleri, bunun sağlam temellerini oluşturuyor.
Türkiye Cumhuriyet rejimi ile Müslüman dünyasında bu değerleri de içeren çağdaşlaşma yolunda ilk adımı atan ülkedir. Bugün Arap Baharı ile uyanan ülkeler, bu yola daha yeni giriyorlar. Arap dünyası içinde henüz bu yola hiç girmeyenler de var.
Bölgeye dışarıdan bakanlar, her şeye rağmen Cumhuriyet’in konumu ile Arap Baharı’nın bulunduğu yer arasındaki büyük mesafeyi rahatlıkla görebiliyorlar. “New York Times”ın da yaptığı gibi, Türkiye’nin öncülük rolünü övüyorlar.
Yeter ki bu imajı bozacak hatalar yapılmasın...