İkisi, yakın geçmişte birbirleriyle savaşmış, hâlâ da ilişkileri pek dostane olmayan iki komşu ülkenin vatandaşları...
Birisi 17 yaşında bir kız öğrenci. Diğeri sosyal işlerle meşgul olan 60 yaşında bir eski mühendis...
Nobel Komitesi 2014 Barış Ödülü’nü Pakistanlı Malala Yusufzay ile Hindistanlı Kailash Satyarthi’ye ortaklaşa verirken onları “barış şampiyonları” olarak ilan etti.
Bu iki kişinin böyle prestijli bir ödüle layık olduklarından kimsenin şüphesi yok.
Malala Türkiye dahil, bütün dünyanın tanıdığı bir isim. Kendisi henüz 14 yaşında iken Pakistanlı Taliban militanları tarafından başından vurulmuştu. Bu fanatik grubun küçük kıza saldırmasının sebebi, onun başka arkadaşlarıyla birlikte bir servis otobüsüyle okula gitmesiydi.
Her yerde Malala’lar
Bilindiği gibi bu köktendinci örgüt, Pakistanlı kız çocuklarının (Afganistan’da da olduğu gibi) okula gitmelerine şiddetle karşı çıkıyor. Ama ağır şekilde yaralanan Malala, tedavisi için İngiltere’ye gidip kurtuluyor.
İngiltere’de bir yandan tahsiline devam ederken, diğer yandan kendisini, ülkesindeki genç kızların okula gitme hakkını savunmaya ve bu sorunu uluslararası platforma getirmeye adıyor. Bu sayede ülkesinde okula gitme mücadelesine girişen “binlerce Malala” yetişiyor.
Dünyada daha az tanınmakla beraber Hindistanlı Satyarthi de başarılı bir çocuk hakları aktivisti. O da çocukların, okula gönderilecek yerde, tarlada veya fabrikada zorla çalıştırılmalarına karşı savaş açmış durumda. O da muhalifleri tarafından saldırıya uğramış ama bundan yılmayarak mücadelesini sürdürmüştür.
“Bize de yardım edin”
Malala ile Satyarthi’nin ortak yanı, çocukların okula gitmesi ve iyi bir eğitim görme hakkını temel insan haklarından biri saymaları ve bu uğurda yılmadan mücadele etmeleridir. Bu sorun sadece Müslüman Pakistan’da ve Hindu Hindistan’da yok; Latin Amerika’dan Afrika’ya kadar farklı inanç ve kültürlere sahip daha pek çok ülkede var.
Nitekim Oslo’daki Nobel töreninde bir Meksikalının Malala’nın bulunduğu podyuma çıkıp “Bize de yardım edin” diye haykırması çok anlamlıdır...
Bu açıdan bakınca Nobel Komitesi’nin bu iki aktiviste bu yılki ödülü vermesi çok isabetli olmuştur. Bu sayede çocukların -ve özellikle kız çocuklarının- eğitim görmesi için Pakistan’da ve Hindistan’da başlatılan mücadele küresel bir boyut kazanmış, mesele dünya gündemine getirilmiş oluyor.
Bizim de sorunumuz
Bu konunun Türkiye’yi de yakından ilgilendirdiği kuşkusuz.
Maalesef ülkemizde de kız çocuklarının okula gitmesine karşı çıkanlar, çocuklarını zorla çalıştıranlar var. Pakistan’da olduğu gibi kızlarını küçük yaşta evlendirenler, baskı altında tutanlar ve töreler nedeniyle öldürenler de olduğu gibi...
Oysa günümüzde uygarlık, kaliteli yaşam, demokrasi, özgürlük, adalet gibi değerler eğitime dayanıyor. Kız ve erkek, çocukların okula gitme hakkının herkes tarafından kabul edilmesi bu bakımdan çok önemli. Ve bu nedenle de bu hareketin yaygınlaşıp artık dünya gündemine gelmesi umut verici...