Herkes Gazze’deki ateşkesin bir an önce sağlanmasını istiyor. Pek çok ülkenin lideri bu amaçla iki tarafa da çağrıda bulunuyor. Bazısı da daha aktif olarak devreye girmeye çalışıyor...
Ama şu ana kadar bütün bu söylenenler ve harcanan çabalar boşa gitmiş durumda.
O halde bu ateş kimin tarafından ve nasıl kesilecek?
Sahnede birçok aktör var. Fransız, Alman dışişleri bakanları bölgede. BM Genel Sekreteri de bugün kervana katılıyor. Arap Birliği ise -Türkiye’nin de katılımıyla- dışişleri bakanlarını Gazze’ye gönderiyor. ABD perde arkasında nüfuzunu kullanarak, Rusya ve Çin de dilek ve tavsiyelerini dile getirerek katkıda bulunmaya çalışıyorlar...
Uluslararası topluluğun içinde gerçek bir arabulucu olarak devreye giren ve bu misyonu belki de en iyi başarabilecek olan ülke Mısır.
Mısırlı yetkililerin aracılığıyla İsrail ve Hamas temsilcileri, halen Kahire’de dolaylı ateşkes pazarlığını yoğun bir şekilde sürdürüyorlar.
Şeytan ayrıntıda
Bu işlerde “şeytan ayrıntıdadır” derler. İki tarafın da ateşi kesmek için ortaya koyduğu öyle şartlar var ki, onlar üzerinde mutabakat sağlamadan silahları susturmak mümkün değil.
Örneğin Hamas ateşi kesmek için İsrail’in sadece bombardımana son vermesini değil, aynı zamanda Gazze ablukasını da kaldırmasını talep ediyor. İsrail ise, Hamas’ın roket atışını kesmesinin yanı sıra, gizlice silah temin etmekten vazgeçmesini istiyor...
Halen Kahire’de bu ve buna benzer ayrıntılar -aslında önemli şartlar- üzerinde pazarlıklar devam ediyor. Haberlere göre önümüzdeki 48 saat çok kritik. Mısır’ın aracılığı ve diğer bazı aktörlerin katkılarıyla bu şartlar konusunda bir uzlaşmaya varılırsa ne ala: O takdirde bu hafta içinde ateşkes hayata geçirilebilir.
Aksi halde İsrail’in sınır bölgesinde hazır durumda bekleyen kara kuvvetlerini Gazze’ye sürmesi ve çok daha şiddetli ve kanlı bir saldırıya geçmesi kaçınılmaz görünüyor.
Bu ise esas sorunu halletmeyeceği gibi, bölgedeki istikrarı yok edecek, dengeleri altüst edecektir.
Askeri çözüm yok
Bundan dört yıl önce İsrail’in Gazze’ye karşı giriştiği kara harekatı, Gazze meselesinin askeri yoldan halledilemeyeceğini yeterince göstermişti. Eğer Netanyahu yönetimi Gazze’deki askeri yapıyı imha ederek ve Hamas’ı çökerterek İsrail’in güvenliğini sağlayacağı inancı ile bu operasyonlara girişiyorsa, gene 2008-9 yıllarındaki deneyimi ile karşılaşacaktır.
Aslında Gazze meselesinin askeri çözümü yoktur. Ne Hamas İsrail’i fırlattığı roketlerle, ne de İsrail Gazze yönetimini hava veya kara operasyonları ile dize getirebilir. Bu zeminde artık taraflardan birinin askeri üstünlükle diğerini yendiği klasik anlamdaki savaşlar olmuyor artık.
Sorunun özü
Bu nedenle, önceki günkü yazımızda da vurguladığımız gibi, Gazze krizinin halledilmesi, yani karşılıklı şiddet kısır döngüsünün kırılması için, Filistin meselesinin ciddi olarak ele alınıp siyasi bir çözüme kavuşturulması gerek.
Aslında Gazze Filistin’in bir parçası sayılmakla beraber, Hamas’ın farklı ve kendisine özgü siyasi ve ideolojik tavrının, Gazze sorununun çözümünde ayrı bir zorluk oluşturacağı bir gerçektir.
Bu durumda şimdilik Gazze krizinde ümit ve temenni edilecek şey, ateşin bir an önce kesilmesi ve bunu kalıcı kılacak bir anlaşmaya varılmasıdır. Bunun gerçekleşmesi dahi herkesi rahatlatacak bir başarı olacaktır.