İspanya’nın Katalonya bölgesinde önceki gün referandum adı verilmeyen sıra dışı bir halk oylaması yapıldı. Gerçi seçmenler ezici bir çoğunlukla Katalonya’nın İspanya’dan ayrılıp bağımsız bir devlet olması lehinde oylarını kullandılar. Ama Madrid’de merkezi hükümet bu referanduma daha baştan şiddetle karşı çıktı. Anayasa Mahkemesi de bunu “yasadışı” ilan etti. Katalonya’daki özerk yönetim buna rağmen referandumu yapmakta ısrar etti, ama o da buna “referandum” demekten çekindi, bunun yerine “vatandaşlarla istişare” terimini kullandı.
Aslında pratikte olay, hangi sıfat kullanılırsa kullanılsın bağımsızlık üzerinde yapılan bir halk oylamasıdır. Ve Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen, Madrid sürtüşme olmasın diye bunu yasaklamadı, Katalonyalıların sandık başına gitmelerine engel olmadı. Bu aslında bir sağduyu örneği...
***
Katalonya halkı (7.5 milyon insan) bin yıllık bir tarihe, ayrı bir dil ve kültüre ve de güçlü bir kimliğe sahip. Bölge İspanya’nın (nüfusu 47 milyon) en sanayileşmiş ve zengin bölgesi. Katalonyalılar arasında bir süredir milliyetçi ve ayrılıkçı cereyanlar esiyor. İspanya’daki son ekonomik kriz bağımsızlık isteklerini daha da kamçıladı.
Referanduma yasadışı dense de, sandıktan çıkan sonuç Katalonya halkının büyük çoğunluğunun bağımsızlık istediğini açıkça ortaya koydu. Şimdi bütün mesele Madrid’in bu gerçek karşısında nasıl hareket edeceğidir. Bu sonucu görmezden gelmek, sorunu çözer mi? Böyle bir tutum Katalonya’da havayı kızıştırmaz mı?
İki ay önce İskoçya’da yapılan referandumda çoğunluk, merkezi hükümetin daha geniş özerklik vaadi üzerine, bağımsızlığa “Hayır” demişti. İspanya’da da şimdi merkezi hükümetin Katalonya yerel yönetimiyle diyalog kurup daha geniş özerklik hakları üzerinde uzlaşması en akılcı çözüm olarak gözüküyor.
DİPLOMASİ SOFRASI
Yapıcı hayal gücüyle, uluslararası ilişkilerin iyileştirilmesine yardımcı olabilecek pek çok “enstrüman” bulmak mümkün: Spordan sanata, eğitimden turizme kadar...
Gastronomi, yani yemek de bunda yardımcı olabilir mi?
Neden olmasın? Kadir Has Üniversitesi bunun bir yolunu buldu. “Diplomasi Sofrası” adı altında bir yakınlaşma programı hazırladı.
Ama komşu ülkelerin yemeklerinin tanıtıldığı ve birlikte yendiği, ayrıca konuşmaların yapıldığı toplantılar düzenlemek.
İlk etkinlik geçen cuma akşamı üniversite kampüsünde yapıldı. Aralarında akademisyenlerin, yerli ve yabancı diplomatların ve yazarların da bulunduğu geniş bir topluluk, Ermenistan’dan gelen ünlü bir şefin hazırladığı Ermenistan spesiyalitelerini büyük bir keyifle yedi. Bu arada Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasında önemli rol oynamış olan eski Bakü Büyükelçisi Ünal Çeviköz, ikili ilişkilerin geleceği üzerinde ilginç bir konuşma yaptı, soruları yanıtladı.
Çeviköz iki ülkenin ilişkilerinin normalleşmesi konusunda iyimser. Bunun en önemli nedeni de ikisinin iyi ilişkilerin yararına inanmış olması. Çeviköz’e göre Türkiye’nin sınırı açması ilişkilere bir ivme kazandıracak, halkları yakınlaştıracaktır...
“Diplomasi Sofrası”ndan yükselen ilk ses bu...