Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Masanın etra- fında bir düzine ülkenin Dışişleri bakanları... Amaçları, Suriye’ye barışı getirmek...

Ne var ki bunun nasıl sağlanacağı konusundaki görüşleri birbirinden farklı hatta birbirine zıt.

Daha önemlisi, bu ülkelerin bir kısmı birbirleriyle kavgalı veya dargın!

Viyana’da bugün bir araya gelecek olan bu ülkeler arasında rakip iki büyük güç var: ABD ve Rusya. Geçen hafta ikisi, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın katılımıyla gene Viyana’da ilk toplantılarını yapmış ve çalışmalarını “genişletilmiş bir konferans” şeklinde sürdürmeye karar vermişti.

Haberin Devamı

Bu konferans için en “hassas” davetiye İran’a gitti. Ve -hayret- Tahran bu daveti kabul etti.


“Dargınlar”ı barıştıracak!

Malum, ABD ile İran’ın diplomatik ilişkileri yok. ABD ve bugünkü konferansa katılacak olan Batılı müttefikleri, İran’ın Suriye’ye Esad’ı ayakta tutmak için giriştiği müdahaleye şiddetle karşı. Ama İran’sız Suriye krizinin çözümlenemeyeceğini fark ettikleri için, Tahran’a “buyurun” dediler. O da uluslararası camianın dışında kalmamak ve bölgede önemli bir aktör olduğunu kanıtlamak için, bu davete icabet etmeyi uygun gördü.

Masada İran’ın ters düştüğü ABD başta olmak üzere, birçok ülke yer alacak. Bunlardan biri de Yemen savaşındaki rakibi Suudi Arabistan ve de Körfez ülkeleridir!

Bu arada Türkiye’nin de sıcak bakmadığı (ve başta davet edilmesini istemediği) Mısır da aynı masada olacak...

Kısacası, birbirlerine karşı duyguları çok farklı olan ülkeler, şimdi Suriye’ye barışı getirmek gibi “hayırhah” bir gaye etrafında toplanıyor. Bunu kuşkusuz alkışlamak gerek. Ama böyle karmaşık bir topluluktan Suriye’nin geleceğine dair bir mutabakat çıkar mı? Başka bir deyişle, birbirleriyle “dargın” olanların, birbirlerinin gırtlağına sarılanları “barıştırması” ne kadar mümkündür?


“Cehennemden çıkış” yolu

Bugün Viyana’da masaya oturacak olan ülkelerin çoğunun, Suriye’deki iç savaşta -“vekâlet” veya “uzaktan kumanda” şeklinde- parmağı var. Diyeceksiniz ki dış güçler elini çeksin, Suriye halkı kendi siyasi geleceğini belirlesin. Önceki günkü “Hangi halk?” başlıklı yazımı hatırlatırım. Keşke böyle bir şey mümkün olsa. Ama gerçekçi olmak lazım. Hoşa gitmese de gerçeklerden biri, dış güçlerin bulaşmış olduğu Suriye gibi çetrefilli bir meselenin onların aktif katılımı olmadan halledilemeyeceğidir.

Haberin Devamı

Bu nedenle ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin deyişiyle, Viyana’da “Suriye cehenneminden çıkış arayışı”na girişilmesi bir nebze ümit veriyor.

Bir umut kaynağı da tüm ilgili tarafların artık Suriye’de bir “askeri çözüm” olmadığını sezmiş olmalarıdır. Keşke şimdi “siyasi çözüm” üzerinde de aynı duygu ve düşünceleri paylaşsalar...