İlan edildiği andan itibaren dört gün boyunca silahların hiç susmadığı bir “geçici ateşkes”...
Kurban Bayramı arifesinde Suriye’de Esad rejimi ile muhalif güçler arasında varılan anlaşmaya göre, en azından bu dört mübarek gün süresince kan dökülmeyeceği ümit edilmişti. Büyük acılar çeken Suriye halkının duaları da bu yöndeydi...
Kısa ateşkes anlaşmasını sağlayan uluslararası temsilci Ahdar el İbrahimi’nin beklentisi “cenazesiz bayram”dan sonra, tarafların silahları bırakıp masaya oturmayı deneyecekleri, yani bir “barışçı çözüm arama sürecinin” başlayacağı idi...
Bütün bu umutlar boşa çıktı. Geçen cuma günü yürürlüğe giren ateşkesin süresi dün akşam sona erdi, ama gerçekte bu zaman zarfında ateş hiç kesilmedi. Çatışmalar eskisi gibi devam etti, Şam başta olmak üzere şehirler karadan ve havadan bombalandı, dört günlük kanlı bilanço yüzlerce ölü ve yaralı ile kapandı...
Bu sözde ateşkes süresince hangi tarafın silahına ilk davrandığı, yani kimin bayram için verdiği sözü tutmadığı tartışma konusu. İki taraf da birbirini anlaşmayı ihlal etmekle suçluyor.
Ama siz sonuca bakın. Bu bayram silahların susması, yaraların sarılması ve geleceğin oturulup konuşulması için büyük bir fırsattı. Şimdi bu fırsat da boşuna kurban edilmiş bulunuyor...
Kime güveniyorlar?
Taraflar neden bu fırsatı değerlendirmek istemediler? Bu iç savaş 19 aydır sürüyor. Şimdiye kadar 35 bin kişi öldü. Yüz binlerce kişi evlerini terk etmek, Suriye içinde ve dışında başka yerlere göç etmek zorunda kaldı. Koca şehirler harap oldu. Yani ülke kana ve acıya boğuldu...
Gelinen noktada tarafların silahla, şiddetle yenişemedikleri ortada. Herhalde onları bu amansız savaşı sürdürmeye iten de, pes edecek duruma gelmeyeceklerine dair sahip oldukları güven ve inançtır.
Beşar Esad gücünü ve cesaretini içte hâlâ ordusundan ve çevresinden, dışta Rusya ve İran’dan alıyor.
Muhalif gruplar ve Özgür Suriye Ordusu ise Esad karşıtı kendi yandaşlarına ve Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’a güveniyor...
Aslında Suriye halkında bu savaş bir bıkkınlık ve umutsuzluk yarattı. Yani sokaktaki adam “yeter artık” diyor. Ama ne yazık ki savaşan taraflar, girdikleri yolda geri adım atmaya hâlâ niyetli değiller.
Bayram günlerinde bile silahlarını kullanmaktan vazgeçmeyen güçlerin daha kalıcı bir ateşkes üzerinde mutabık kalmaları ve ona bağlı kalıp barışçı bir çözüm için bir adım atmaları nasıl beklenebilir?
Ne zamana kadar?
Bu ateşkes fiyaskosuna rağmen Ahdar el İbrahimi çözüm arayışını sürdürmek, bu amaçla Rusya ve Çin’e de gitmek niyetinde.
Ateşin kesilmemesinin sorumluluğunu İbrahimi’ye yüklemek haksızlık olur. Kendisi büyük çabalardan sonra en azından tarafların sözlü bir mutabakata varmalarını sağlayabilmişti. Dolayısıyla kabahat bu anlaşmayı bozanlarda.
Şimdi ateşkes sürecinin de sona ermesinden sonra, taraflar “serbest atış”a devam edecekler.
Ne zamana kadar? Orası belli değil. Şimdiki şartlar değişmediği sürece, bu savaş daha devam eder gibi görünüyor.