Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

IŞİD ile ilgili gelişmeler Türkiye için bir yandan ciddi sıkıntılara ve risklere yol açarken, diğer yandan bölgede oynamak istediği rol bağlamında bazı yeni fırsatlar yaratıyor.
Sıkıntılar ve riskler malum: IŞİD Türkiye’nin iç ve dış güvenliği için bir tehdit oluşturuyor. Örgüt güçlerinin özellikle Kuzey Suriye’de Türk sınırına kadar ilerlemesi büyük bir endişe kaynağı. Bölgeden kaçanların Türkiye’ye sığınması, ülkenin karşılaştığı mülteci sorununu bütün boyutlarıyla daha da ağırlaştırıyor.
Ankara bu sorunlarla baş edebilmek için, IŞİD’e karşı oluşan koalisyon ile yakın işbirliği kurmak zorunda.
Ancak iktidar ABD başta olmak üzere, koalisyon ile birlikte hareket etmeyi taahhüt ederken, kendi görüş ve duruşunun da kabul edilmesini istiyor ve bu yönde yoğun çaba harcıyor.
Öyle anlaşılıyor ki AK Parti iktidarı, öteden beri benimsediği ve müttefikleri nezdinde savunduğu görüşlerini ve stratejisini hayata geçirmek için şimdiki ortamı bir fırsat olarak değerlendiriyor.
Hükümetin beklentisi, Türkiye’nin IŞİD’e karşı mücadelede koalisyona vereceği destek karşılığında, Suriye ve Irak’ta -ve hatta daha genel olarak bölgede- etkin rolü oynamak imkânını bulmaktır.
***
Bu fırsatın neler içerdiğine kısaca bakalım:
* Son 3 yılda hükümetin Suriye başta olmak üzere Ortadoğu politikası ciddi başarısızlıklara uğradı, Türkiye eski etkinliğini kaybettiği gibi diplomatik yalnızlığa da düştü.
IŞİD’in sahneye çıkmasıyla patlayan kriz ve buna karşı oluşan uluslararası cephe, Türkiye’nin yeniden devreye girmesi, hatta öne çıkması için bir fırsat yarattı.
* Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, AK Parti liderleri 3 yıldır Suriye krizinin ancak Esad rejiminin devrilmesiyle çözümlenebileceğini savunuyor. Şimdi de IŞİD’e karşı mücadelenin başarılı olması için, Esad’ın saf dışı edilmesinin şart olduğu üzerinde ısrar ediyor.
Dolayısıyla, hükümetin amacı, koalisyonun IŞİD’e karşı savaşını sürdürürken, esas hedefin Esad rejimi olduğunu göz ardı etmemesini sağlamaktır.
İktidar bunu sağlamak için de aktif bir rol oynamayı ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve diğer ılımlı İslam yanlısı güçleri devreye sokmayı planlıyor. Bu öteden beri Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Suriye krizinin çözümü için tasarladıkları strateji doğrultusundadır.
* Hükümet yetkilileri her fırsatta IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin, bölgedeki şartların (bu arada adaletsizlik, zulüm ve baskıların) bir sonucu olduğunu söylüyorlar, bunların yok edilmesi için bu sorunların kökünü ortadan kaldırmak ve “millet iradesi”nin gerçekleştirilmesi gerektiğini savunuyor. Bu “ilkesel duruş”, Ankara’yı Suriye’den başka Mısır dahil, birçok Arap ülkesine karşı cephe almaya itiyor.
* Ankara bu vesileyle ağırlığını ortaya koyarak, Ortadoğu’da bir “oyun kurucu” rolünü üstlenmek istiyor. AK Parti iktidarının bir amacı da Mısır gibi ülkelerde kendisine yakın hissettiği Müslüman Kardeşler hareketinin başa geçmesine yardımcı olmaktır. Bu sayede radikal güçlerin saf dışı edileceği umuluyor.
Kısacası hükümet bölgedeki olayları, kısa ve daha uzun vadeli stratejisini uygulamak için bir fırsat sayıyor.