Irak ve Suriye’de El Kaide bağlantılı Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı örgütün son günlerde gösterdiği varlık Ankara’da endişe ile, ama aynı zamanda temkinli bir şekilde izleniyor.
Türkiye’nin yanı başındaki iki ülkede oluşmakta olan bu yeni durumdan kaygı duyması için birçok neden var. Özetle:
1) Türkiye prensip olarak radikalizme ve teröre karşı kesin bir tavır almıştır. Hükümet yetkilileri her vesile ile -bu arada El Kaide’nin eylemleri söz konusu olduğu hallerde de- bu duruşu dile getirmişlerdir.
2) Irak ve Suriye’de cihatçı grupların son olarak giriştikleri saldırılar, bu ülkelerdeki iç çatışmaları büsbütün kızıştırmakta, barış ve istikrar umutlarını dağıtmakta ve toprak bütünlüğünün yok edilmesi tehlikesini artırmaktadır.
3) İki komşu ülkedeki bu oluşum ve IŞİD’in rakip gruplarla giriştiği çatışmalar, Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit etmektedir. Bu durum özellikle sınıra yakın bölgeler için de potansiyel bir tehlike yaratmaktadır.
4) İki ülkedeki iç çatışmalar, yüzyıllardan beri bölge halkı ile barış içinde yaşayan Türkmenleri zor duruma düşürmekte, geleceklerini karartmaktadır.
5) Yeni durumun uluslararası boyutları, çeşitli küresel ve bölgesel güçlerin bu konuda aldıkları tutum, Türk diplomasisini de sıkıntıya sokmakta, zor tercihlerle karşı karşıya getirmektedir...
Kim durduracak?
Kuşkusuz bu duruma durup dururken gelinmiş değil. Bir yetkilinin bize dediği gibi “eğer Suriye’de kriz zamanında halledilseydi, uluslararası camia zamanında Esad rejimine dur diyebilseydi, radikal hareketler ortaya çıkmak için şimdiki gibi müsait bir ortam bulamazdı.”
El Kaide bağlantılı gruplar, Suriye’de ve Irak’ta, kaostan, otorite boşluğundan yararlanıp bir aktör olarak sahneye çıkmışlardır. Krizin nedenleri giderilmeden ve kaosa son verilmeden, bu aktörlerin saf dışı edilmesi veya marjinalize edilmesi mümkün değil.
Bu iki oluşumun Irak ve Suriye’de aynı zamanda gerçekleşmesi de bir rastlantı değil. Bu alanda radikal hareketler karşılıklı bir etkileşim ile yayılmıştır.
Şimdi bu akım durdurulabilecek mi?
Son günlerde Batı’da bir telaş var. Özellikle ABD Irak’ta IŞİD’in Felluce’yi ele geçirmesinden sonra Başbakan El Maliki’ye desteğini yinelemek ve Irak ordusuna askeri yardımı hızlandırmak için harekete geçti. Dün de belirttiğimiz gibi, İran da El Maliki’ye desteğini bildirdi ve böylece “El Kaide tehdidi” karşısında Batı ile aynı safta yer aldı...
Buna karşılık eski müttefiki ABD’ye son zamanlarda sırt çeviren Suudi Arabistan, bu kez Şii İran’ın El Maliki’ye desteğine de tepki olarak, Irak’taki Sünni radikal harekete arka çıkıyor! Yani tam bir Arap saçı...
Zor seçim
Bunlar hep Türk diplomasisi için sıkıntılı durumlar.
Irak’ta IŞİD’in ortaya çıkması tam da Türkiye’nin El Maliki ile ilişkileri normalleştirmeye başladığı bir zamana rastlıyor. Bağdat elbet IŞİD’e karşı savaşında Türkiye’yi kendi yanında görmek isteyecek. ABD’nin, İran’ın yaptığı gibi. Oysa anlaşılan Ankara bu işe fazla bulaşmamaktan yana.
En doğrusu da bu galiba...