Birçok işaret Türkiye ile ABD arasında YPG konusundaki temel pozisyonlarda kayda değer bir değişiklik olmadığını gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Obama arasındaki son telefon görüşmesinden sonra, Ankara’da ve Washington’da yayınlanan açıklamalar, ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün değerlendirmeleri, önemli noktalarda görüş ayrılıklarının devam ettiğini ortaya koyuyor.
Resmi açıklamalar iki tarafın da kendi işine yarayan unsurları içeriyor ve kendi pozisyonuna ters düşen hususları zikretmiyor...
Karşılıklı pozisyonların resmi beyanlarda belirtilen ortak noktaları bir yana, devam etmekte olan uyuşmazlığın esas konusu şudur: Türkiye PKK’nın uzantısı olarak gördüğü YPG’nin Suriye’de mutlaka durdurulmasını istiyor ve hele son Ankara saldırısından sonra ABD’nin YPG’ye desteğine son vermesini bekliyor... ABD ise YPG’ye Suriye’de IŞİD’e karşı mücadelede en etkin bir ortak olarak bakmaya devam ediyor, Ankara ile YPG arasındaki sürtüşmeyi yatıştırmaya çalışıyor.
Gelinen noktada, aralarındaki iyi diyaloğa rağmen, ne ABD, ne Türkiye kendi temel pozisyonlarından geri adım atmaya niyetli görünmüyor.
Ne beklenir?
Bundan sonra pozisyonlarda bir değişiklik olup olmaması önümüzdeki günlerde Suriye meselesinde meydana gelecek gelişmelere bağlı. Eğer Cenevre-3 çalışmaları çerçevesinde, Suriye’de bir ateşkes sağlanırsa, YPG’nin saldırıları ve Türkiye’nin bombardımanı durabilir.
Ama bu dahi, Ankara’nın PYD’ye terör örgütü olarak bakmaya son vereceği, ABD’nin de YPG’yi IŞİD’e karşı mücadelede bir ortak saymaktan vazgeçeceği anlamına gelmez...
Dolayısıyla, YPG konusu, Ankara ile Washington arasında bir sorun olmaya devam edecektir. Bu durumda Türkiye’nin ABD’ye karşı baskı veya misilleme tedbirlerine başvurması gerektiğini öne sürenler var. Örneğin, Ankara’nın İncirlik hava üssünü ABD’ye kapatması gibi...
Neye yarar?
Bu konu, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç’un bir gazeteye verdiği demeçte ABD’yi yatağa birlikte girilen bir yılan veya akrebe benzetmesi ve sonuçta İncirlik’in ABD’ye kapatılması gerektiğini söylemesiyle tartışmaya açıldı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle bir beyanın yapılmasını yanlış bulduğunu, bu konuda karar yetkisinin sadece hükümete ait olduğunu belirtti.
Konunun halen hükümetin gündeminde yer almadığı anlaşılıyor. Gerçekten böyle fevri bir adım Türkiye ile ABD’nin arasını büsbütün açmaktan başka bir sonuç vermeyecektir.
Türkiye’nin Suriye’de Esad rejimi, Rusya ve İran gibi devletler, IŞİD ve YPG gibi örgütlerle karşı karşıya geldiği bir ortamda, ABD ve Batı’dan kopmamaya özen göstermesi, akılcı bir davranış olur...