Sadık Gültekin

Sadık Gültekin

.

Tüm Yazıları

Öğrencilerin tercih listelerini oluştururken sıklıkla yaşadıkları sorun, seçecekleri yükseköğrenim programlarını nasıl sıralayacaklarıyla ilgili oluyor. Bu noktada adayların kafası karışıyor ve neyi kıstas alacaklarını bilemiyorlar. Kimisi girmek istediği programları en yüksek puandan en düşük puana göre sıralıyor, kimisi önce tıp fakültelerini sonra mühendislikleri sonra işletmeleri sıralıyor, kimi aday üniversitenin bulunduğu ile göre sıralama yapıyor, kimi önce devlet üniversitelerini sonra vakıf üniversitelerini yazıyor. 

Haberin Devamı

ÖNCE İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜ BELİRLEYİN

Bu konuda farklı davranış şekilleri var, ama tek bir doğru yöntem var; adayın gerçekten okumak istediği bölümleri, en çok okumak istediğinden başlayarak sıralamasıdır, yani ‘İSTEK’ sırası yapmasıdır. Bu tip bir listede düşük bir programdan sonra ondan daha yüksek puanlı bir program gelebilir. Birçok kişi bu durumun hatalı olduğunu, yüksek puanlı programın düşük puanlı programın üstüne yazılması gerektiğini, aksi durumunda ‘ölü tercih’ olacağını söyler.

Adaylar şunu iyi bilmelidir,  aslında hiçbir terci h ölü tercih değildir. İşin özü şu: Puanı yetmediği için düşük puanlı programa giremeyen bir aday, bundan sonra yazmış olduğu daha yüksek puanlı programa da giremez. Ancak adaylar şunu  da unutmamalı; üniversite programlarının taban puanları yıldan yıla değişi yor. Puanlarda bazı  yıllar artış, bazı yıllar düşüş olabilir. Bu nedenle düşük puanlı bir programdan sonra yazmış olduğunuz yüksek puanlı bir program, o yılki tercihlere bağlı olarak daha  düşük bir puana gerileyebilir. 

PUAN TUTUYOR DİYE İSTENMEYEN BÖLÜM SEÇİLMEMELİ

Meslek seçiminde anahtar bir soru vardır; ‘hem mutlu, hem de başarılı olabileceğim alan hangisi?’ Bunun üzerinde önemle düşünülmelidir. Doğru tercih yapmak için, sadece sınav başarısı veya puan yetmiyor. Tercih döneminde, adaylarda ve velilerde kaç net yaptığından veya sınavdan kaç puan aldığından daha çok, tercihlerde hata yapıp yapmama ile ilgili tedirginlik yaşanıyor. Dolayısıyla ‘hata yapma korkusu’ her şeyin önüne geçiyor. Adaylarda ve velilerde ‘en doğru tercihi ve listeyi’ yapma kaygısı var. Adayların, ilgi duyduğu alanları önem ve öncelik sırasına göre dizmesi gerekiyor. Sevmediği, istemediği bir bölümü sırf puanı tutuyor diye kesinlikle yazmaması gerekir. Tercihlerde yüzde yüz başarıyı yakalamak zor, mükemmeliyeti yakalamak mümkün değil. İstek sırası çok önemle girmeli. İstek orantılamasında yüzde 50’nin altındaki bölümler kesinlikle yazılmamalı. 

Haberin Devamı

PUANLARI DEĞİL, SIRALAMAYI KULLANIN

Tercihleri yaparken puanlara bakmayın, yani kendi puanlarınızla tercih edeceğiniz bölümlerin puanlarını karşılaştırmayın, yanılırsınız! Çoğu aday şundan yakınır ‘Hocam, puanım tutuyor, sıralamada geriye düşüyorum, ne yapmalıyım?’ Puan değişkendir, yıldan yıla farklılık gösterir; Türkiye soru çözüm ortalamasına göre değişir, standart sapmaya göre farklılık gösterir, sınava katılan aday sayısı her yıl değişir vb. Bütün bunlar değişir de, sıralama değişmez ya da çok az değişir. Bu biiir...

BİR BÖLÜMÜ ÜST SIRAYA YAZMAK AVANTAJ SAĞLAR MI?

Haberin Devamı

Hiçbir avantaj sağlamaz, uyanıklık yapmayın! Şöyle bir örnek vereyim: Bizim Haber Müdürü Öge ile benim tercih yaptığımızı var sayalım. Öge aynı bölümü birinci sıraya yazsın, ben de aynı bölümü 30’ncu sıraya yazmış olayım, şayet benim puanım Öge’den 0.001 puan yüksekse ve o bölüme de tek bir öğrenci alınacaksa, o ben olacağım, Öge açıkta kalmış olacak! Birinci sıraya yazmak şu anlama gelir: Ben en çok, birinci sırada orayı tercih ediyorum; son sıraya yazmak, diğerleri olmazsa, en son burada okuyayım. Anlaşıldı herhalde...

KENDİ SIRAMIZIN NE KADAR ÜSTÜNDEN YAZALIM

İlk sıralara gönlünüzde yatan aslanı yazın. Aklınızda, gönlünüzde kalacağına, tercih listesinde kalsın! İlk birkaç tercihte uçun, nasıl olsa yerimiz dar değil, 24 tercih yapma hakkımız var. Diğer tercihler makul olsun, kendi sıramızın biraz üstü ve biraz altı olsun, böylece sıralamayı makul yere kadar indirelim. Diyeceksiniz ki ‘Hocam, kaçıncı sıraya kadar düşelim, garanti sıra nedir?’ Genel geçer, herkese uyan bir sıra yok, önce bunu belirtelim. PİŞMAN OLMAYACAĞINIZ YERE KADAR DÜŞÜN! Bu sıra, herkesin kendisinin belirleyeceği bir sıradır. Örn: Bir adayın TM-1’deki sırası 190 bin olsun, bu aday ilk birkaç tercihini 90-100 binlerdeki yerlerden yapıyor, daha sonra genel sıralamasını 160 binlerden başlatıyor, ortadaki bloğu kendi sıralamasının biraz üstü ve biraz altından oluşturuyor, en son sıraya da (pişman olmayacağı) 220 binlik bir bölümü yazıyor. İşte, bu ideal bir tercih sıralaması oldu...

NEREYE KADAR DÜŞELİM?

Pişman olmayacağımız yere kadar! En son yaptığınız tercih bile, kazandığınızda asla pişman olmayacağınız, bir daha sınava girmek istemeyeceğiniz, kazandığınızda okuyacağınız yer olsun. Lütfen şuna dikkat edin: Her bir tercihi yazarken, sanki başka tercih yokmuş, sadece o tercih varmış gibi hareket edin. Tercihlerdeki temel prensibimiz; ‘bu tercihi yazıyorum, ama bu tercihte gerçekten okur muyum’, yoksa ‘yazmış olmak için mi yazıyorum’ sorularının gerçek ve samimi yanıtlarını aramak olmalı!

YENİ AÇILAN BÖLÜMLER NEREYE YAZILIR?

Piyasadan bir örnek verelim: Diyelim ki bir ürün piyasaya yeni çıkacak, bu ürünün muadilleri vardır değil mi? Bu yeni çıkan ürünün kalitesi, özellikleri neyse, onun benzerleri vardır; işte, benzer niteliktekilerin fiyatı neyse, yeni çıkan da onlar gibi olacaktır, belki yeni çıktığı için fiyatı birazcık daha ucuz olabilir... Burada da aynı mantığı işleteceğiz. YTÜ’de yeni bir bölüm açılsın, bu bölümün aynısının MÜ’de ve İÜ’de olduğunu varsayalım, YTÜ’deki de onlar gibi veya onlara çok yakın bir puana sahip olacaktır.

‘ÖLÜ TERCİH’ NEDİR?

Tercih listesinin herhangi iki sırasında bulunan tercihler arasındaki tutarsızlığa, ölü tercih denir. Konuyu bir örnekle açıklayalım: Adayın 8’nci tercihi 150 binden öğrenci alan bir bölüm, 9’ncu tercihi de 120 binden öğrenci alan bir bölüm olsun. Şöyle düşünelim: 150 bine giremeyen bir aday, 100 binlik bir yere girebilir mi, böyle bir şey söz konusu olabilir mi; mümkün değil, değil mi? İşte, ölü tercih, bu demektir; alttaki tercihle, bir üstündeki tercihin uyumsuzluğu demektir. Bu durumda, alttaki tercih boşu boşuna yer kaplayan bir tercihtir, aslında var, ama yok! Ara bu kadar açık olmamalı, makul düzeyde olmalı. Ne gibi? 150 binin altına 140 binin yazılması gibi; bu idare eder, bu ölü tercih olmaz...

BÖLÜMLERİN TABAN PUANLARI NASIL OLUŞUYOR?

ÖSYM, yayınladığı tercih kılavuzunda üniversite taban puanlarını her program bazında program taban ve tavan puanları olarak açıklıyor. Taban puan her programa, kontenjanına göre, bir önceki yıl en son yerleşen adayın, ilgili puan türüne göre puanını ifade ediyor. Fakat unutmamak gerek ki, üniversite taban puanları sabit değerler değil. Her yıl programa son yerleştirilen adayın puanına göre değişkenlik gösteriyor. Tavan puan ise, programa ilk olarak yerleştirilen öğrencinin, ilgili puanını ifade ediyor. 

Taban puanlar, öğrencilerin talebine göre belirleniyor. Kılavuzda gösterilen taban puanlar önceki senenin talebini yansıtıyor. Dolayısıyla bir adayın puanının kılavuzda gösterilen programın taban puanından daha yüksek olması, adayın o programa girebileceğini garanti etmiyor. Çünkü adayın tercih yaptığı senenin taban puanları o seneki yerleşme yapıldıktan sonra belli oluyor. Taban puanların her yıl değişkenlik gösterdiği göz önüne alınarak, bir önceki yıl programa yerleştirilen son adayın başarı sıralamasına dikkat ederek bir liste hazırlamak daha doğru olur.

YARIN: TERCİHLER İÇİN ÖNEMLİ İPUÇLARI-2
SORUN: sgultekin@gazetevatan.com