2 Haziran’da uygulanan LGS’ye, başvuran 1 milyon 9 bin 260 öğrenciden 971 bin 657’si katıldı.
İsteğe bağlı bir sınavda, katılımın bu derece fazla olacağını kimse tahmin edemedi. Sınavdan fazla beklentisi olmayan öğrenciler bile, ‘en azından kendimizi bir denemiş oluruz’ düşüncesiyle sınava girdi.
Sınavın ilk bölümünden güle oynaya çıkan adaylar, sınavın ikinci bölümünden ağlayarak çıktı.
Sınava katılan adayların yarısından fazlası tercih yapmadı, tercih yapma gereği duymadı, kendini yetersiz gördü...
Yerleştirme ile ilgili değerlendirmelere devam etmeden önce, MEB’e bir uyarı!
Yerleştirme istatistiklerini yayınladınız, ancak sınav ile ilgili sayısal veriler nerede, bunları neden yayınlamıyorsunuz?
Türkçe testindeki ortalama kaç, matematik testinde çocuklar ne yaptılar, çocuklar en fazla hatayı nerede yaptılar, sınavın standart sapması kaç vb. Bunlar neden açıklanmıyor?
ÖSYM, sınav sonuçlarını açıkladığı zaman, sınavla ilgili her türlü sayısal veriyi de önümüze koyuyor. Ortaöğretim kurumlarının sınavlardaki, testlerdeki başarısını gösteren kitap yayınlıyor. Bunu yayınlarken, hiç kimseden hiçbir şeyden çekinmiyor, gocunmuyor. MEB, yıllardır bu verileri saklıyor, el yordamıyla bu verilere ulaşmaya çalışıyoruz.
Bilgi edinme hakkının olduğu bir devirde, kamuya açık olması gereken veriler neden ve kimden saklanıyor?
‘MEB, acaba kendi yetersizliğini mi saklamaya çalışıyor’ sorusu, ister istemez insanın aklını kurcalıyor!
SBS ve TEOG’da, okulların puanını ve yüzdelik dilimini biliyorduk, ancak bir önceki yıl o okula giren adayın sırasını bilmiyorduk, MEB bu bilgiyi özellikle gizliyor.
Merkezi yerleştirmede kontenjanların tamamına yakını doldu, sadece 197 kontenjan boş kaldı. Böylesi önemli ve çok rağbet gören bir sınavda 197 kontenjanın boş kalması, sınav açısından son derece olumlu bir durum.
Aynı olumlu tablo, adrese dayalı yerleştirmede sisteminde de karşımıza çıkıyor. Yerleşemeyen aday sayısı yaklaşık 92 bin, oysa boş kontenjan sayısı 342 bin. Tabloyu doğru okuduğunuzda, ihtiyaç fazlasıyla karşılaşıyoruz, yani 92 bin aday yerleştikten sonra, 250 kontenjan daha boş kalıyor! İlginç değil mi?
Verilen istatistiklere baktığımızda, MEB şapkadan tavşan çıkarmış!
Şayet veriler böyle ise -ki öyle olduğuna inanmak zorundayız- işler gayet yolunda gidiyor.
Mesaj net, ‘bizi çok eleştirmiştiniz, ama şimdi konuşun bakalım!’
MEB, mutluluk dağıtmaya devam ediyor...
İsteğe bağlı sınavda, 127 bin kontenjandan 107 bini ilk üç tercihine yerleşti; daha ne olsun diyor...
Vay vay vay...
Yerel yerleştirmede 1 milyon öğrencinin yarısı, yani tam 504 bini ilk tercihine yerleşmiş. Yerleştirilen adayların neredeyse tamamı, ilk üç tercihinde istediği okula girme mutluluğuna ulaşmış...
Yerleşemeyen 92 bin adayın tümü, kalkıp Anadolu lisesi isterse, MEB o zaman şöyle diyebilir: ‘E yani, o kadar da değil!’
Bu verilere bakılırsa, MEB onu da başarır!
Verilere göre hem merkezi hem de adrese dayalı yerleştirme kapsamında tercihte bulunan yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrencinin yarısı, yani yüzde 50’si fen, Anadolu ve sosyal bilimler liselerine yerleşti. Öğrencilerin sadece yüzde 15’i imam hatiplere, yüzde 35’i de meslek liselerine gitti.
MEB, ‘kimse istemediği okul türüne yerleştirilmeyecek’ güvencesi vermişti. Baksanıza, öğrencilerin sadece yüzde 15’i imam hatibe gitti. MEB, bu güvenceyi de gerçekleştirdi.
Daha n’olsun...
Ne desem, bilemedim!