YÖK, sonuçları ‘boş kontenjanlarda önemli azalma’ olarak yorumladı. Yerleştirme sonuçlarına göre 2017 yılında boş kalan kontenjan sayısı 214 bıin, 2018 yılında ise bu sayı 128 bin minvalinde bir açıklama yaptı. Külliyen yanlış!
2017 ile 2018 verilerini kıyaslamak doğru olmaz, çünkü geçen yıl boş kalan kontenjanların çoğunluğu, yaklaşık 164 bini iki yıllık önlisans programlarına aitti. Peki, bunda ne var diyeceksiniz?
Açıklayayım…
2017’de kontenjanların boş kalmasının üç önemli nedeni vardı:
Meslek liselerine sınavsız geçiş hakkının kaldırılması, dolayısıyla bu adaylar doğru tercihte bulunamadı.
- Meslek liseleri, ek puan uygulamasını doğru algılayamadı. Tüm meslek lisesi adayları ek puandan yararlanacağını sandı, halbuki bu haktan sadece 30.03.2012 tarihinden önce kayıt olan adaylar yararlanıyordu.
- Açıköğretime LYS’yle öğrenci alınması.
***
İki yılın lisans kontenjanlarını kıyasladığımızda, tablo YÖK’ün cephesinden bakıldığı gibi gözükmüyor… Geçen yıl lisans bölümlerinde 50 bin kontenjan boş kalırken, bu yıl boş kalan kontenjan sayısı 90 bine yükselmiş. Lisansta boş kontenjan sayısı, bir önceki yıla göre neredeyse ikiye katlanmış. Bu çok ciddi bir sorunun göstergesi. Daha da ilginci, boş kalan kontenjan sayının yaklaşık üçte ikisi devlet üniversitelerine ait. Hadi vakıflarda işin ucunda ‘para’ var, peki devlet üniversiteleri neden boş kaldı?
Boş kalan program kontenjanlarına bakıldığında, önemli kısmının mezuniyet sonrası istihdam endişesinin olduğu veya arz ve talep dengesinde güçlük yaşanan programların esaslı olduğu görülüyor. Yani planlama hatası.
***
YÖK, kontenjan doluluğunu yeni sınav sistemine bağlamış! İlginç… Üniversiteye giriş için ‘taş atma yarışması’ yapılsa, kontenjanlar yine dolar. Olayı yukarıdaki örnek gibi basitleştirmeyelim…
YÖK, baştan itibaren çok hata yaptı! YÖK, ‘TYT puanının hesaplanabilmesi için adayların Temel Matematik ve Türkçe testlerinin her birindenen az 0,5 veya daha fazla ham puan almaları gerekiyor. Yalnızca bu koşulları sağlayan adaylar için TYT puanı hesaplanacak’ diye bir kural koydu. 26 Mart tarihli yazımda bir uyarıda bulundum ‘çok büyük hata yaparsınız, bu kuralı değiştirin, puanı hesaplanmayan çok aday olur, adayların testlerdeki başarısı gittikçe düşüyor’ dedim. YÖK’ün beğendiğim bir özelliği var, eleştirileri dikkate alıyor. Sınavdan birkaç gün önce bu kuralı değiştirdiler. 1 Ağustos tarihinde ciddi bir uyarıda daha bulundum. ‘Mühendislik, hukuk, mimarlık, tıp, öğretmenlik programları için gereken başarı sıralamasını genişletmezseniz, baraj dışında çok aday kalacak ve üniversite kontenjanları dolmayacak’ dedim. Bunu da dikkate aldılar… Tüm bu uyarılara rağmen, yine de lisans bölümlerinde 90 bin boş kontenjan kaldı.
***
YÖK, 2006 yılını baz alarak, 2017 ve 2018 yükseköğretime giriş istatistiklerini karşılaştırmış… Oradan kendine epeyce bir pay çıkarmış. Keşke bu yılın verilerini 1974-ÜSS (Üniversite Seçme Sınavı) verileri ile kıyaslasaydınız, çok daha başarılı gözükebilirdiniz!
YARIN: Vakıf Üniversiteleri’nde durum ne?