2023 Eğitim Vizyonu Belgesi, 23 Ekim’de açıklanacak. Önem verilmesi gereken başlık önerilerimiz: ‘Okul türü’ kısık döngüsünden kurtulmalıyız. Öğretmenlerin maaşları hak ettikleri seviyeye çıkarılmalı. Tarafsız uzman bir kadro sorunları değerlendirmeli...
MEB’in 3 yıllık vizyonunu ve yapacağı tüm çalışmaları içeren ‘2023 Eğitim Vizyonu’ belgesinin açıklanma tarihi değişti...
Daha önce 15 Ekim’de açıklanacağı belirtilen belge, şimdi 23 Ekim’e kaldı...
2023 vizyonu, 23 Ekim’de açıklanacak...
Anlamlı bir bütünlük!
Her kim ki bu tarihi eşleşmeye dikkat etmişse, umarım ki vizyon belgesinin içeriğinde de bu derece hassas davranmıştır!
***
Cumhurbaşkanı’ın da katılımıyla açıklanacak olan vizyonu belgesi nden eğitim camiasının beklentisi çok yüksek.
Öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin ve sendikaların gözü kulağı bu vizyon belgesinde.. .
Bakan Selçuk, toplumun hemfikir olduğu ve güvendiği bir eğitimci. Durum böyle olunca, dolayısıyla beklenti de yüksek oluyor.
MEB, bu yoğun beklentinin altında umarım kalmaz ve ortaya somut bir çözüm belgesi sunar...
Vizyon belgesi, sorunları tespit ya da öneri belgesi niteliğinde olmamalı; içeriği, hedefleri ve yöntemi açısından milli ve bilimsel olmalı, yazboz tahtasına dönen eğitim sisteminden en üst seviyede verim alınabilmesine katkı sağlayabilmeli...
Artık boşa geçirecek zaman, bekleyecek sabır kalmadı!
***
Bu vizyon belgesinde neler olmalı, ben özellikle hangi başlıklara önem verirdim, şimdi onları sıralayalım...
- Tek okul türü veya birkaç okul türü kısır döngüsünden kurtulmalıyız. Dünya sadece birkaç okul türünden ibaret değil, sanat ve spor liselerine de ağırlık vermeliyiz. Herkes mühendis, herkes avukat, herkes doktor olmak zorunda değil. Başarı, sadece sınavda alınan puan da kısıtlı değildir. Herkesin matematik ve fen derslerinde başarılı olmasını ibeklemek de doğru değil; dolayısıyla öğrencilere başarılı ve mutlu olacakları farklı okul seçenekleri sunmalıyız.
- Bakan Selçuk’un öğretmenlere çok değer verdiğini biliyoruz, bundan şüphemiz yok; ancak öğretmenlerin imaj ve statülerinin artırılmasına yönelik etkinlikler sadece tek kişinin yaklaşımıyla kısıtlı kalmamalıdır. Öğretmenlerin özlük hakları ve maaşları hak ettiği seviyeye çıkarılmalıdır. Öğretmenlik mesleği yeniden düzenlenmeli; öğretmenlik, herkesin yapabileceği bir meslek olarak görülmemelidir. Eğitim fakültelerinin alt yapısını oluşturan Anadolu öğretmen liseleri yeniden açılmalıdır. Öğretmenlik programlarına öğrenci seçimi sadece puanla ve başarı sıralaması ile olmamalı; mülakat, psikolojik vb. değerlendirmeler de yapılmalıdır.
- Son 16 yılda 7 bakan, 5 sistem değişti. Sürekli bir değişim söz konusu. Ortalama bakan ömrü, yaklaşık 1,5 yıl. Yönetimsel değişimler, yapısal değişimleri de beraberinde getiriyor. Her gelen yönetim, müfredatı ve sınav sistemini değiştiriyor. Herhalde dünyada eğitim sistemiyle bu kadar oynanan ve değişime gidilen başka bir ülke yoktur. Çözümün, programları değiştirmekte değil, iyileştirmekte olduğunu artık anlamalıyız!
- Dünya Ekonomik Forumu ‘2017-2018 Küresel Rekabetçilik Raporu’ nda 137 ülke arasında Türkiye, ilkokul ve ortaokul niteliğinde ortalama 105’inci sırada bulunuyor. Yapılacak gerçek çi değerlendirmeler ile eğitimdeki aksaklıklar saptanmalı ve tüm gerçekliğiyle sorunlar ele alınmalıdır. Değerlendirmeler tarafsız ve uzman bir kadroyla yapılmalıdır.
Siyasi kaygılar süreçten tamamiyla uzak tutulmalıdır. 137 ülke arasında Türkiye’nin 105’inci sırada bulunması, siyasi bir zümrenin değil, ülkenin sorunudur. Sorun, sürekli bir şeyleri değiştirmekle çözülemeyecek kadar büyük. Bakan, müfredat, sınav sistemi ve eğitim sisteminin sürekli değiştirilmesi sorunu çözmez, aksine daha da kalıcı kılar. Bu konuda toplumsal mutabakata gidilmeli, toplumun tüm kesimleri, çözümün bir parçası olmalıdır. Eğitimin her kademesi için eğitim komiteleri kurulmalıdır. Akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, eğitimciler vb. paydaydaşlar, bu komitelerde yer almalıdır.
5-10 yıllık planlar yapılsın
n 3 yıllık vizyon belgesi başlangıç olsun. 5-10 yıllık planlar da yapılsın. Sadece kısa vadeli planla kısıtlı kalmayalım, orta ve uzun vadeli planlar da geliştirelim. Okul öncesi eğitim çok önemli, eğitimin bu kademesine özel önem vermemiz lazım. Hatta okul öncesi eğitim, zorunlu eğitim kapsamına alınmalı. Daha bu yaştan itibaren, çocuklara edindikleri kazanımların gerçek hayattaki karşılığı ve kullanımı farkında olmadan kavratılmaya çalışılmalı. Teori ve pratik, kuram ya da deney, adına ister STEM deyin, her ne derseniz deyin, daha bu yaştan itibaren kazandırılmalıdır.