Economist dergisi her yıl bir demokrasi endeksi raporu yayınlar. 2010 raporu Türk demokrasisinin durumu hakkında iyi bir fikir veriyor. Rapor, demokrasi için serbest seçimlerin yeterli olmadığı noktasından hareket ediyor. Demokrasi, özgürlüklerin korunması amacına yönelik, kurumsallaşmış ilkeler ve uygulamalar şeklinde tanımlanıyor. Rapora göre, demokrasinin asgari koşulu, bireysel hak ve özgürlüklerin, azınlık haklarının güvence altına alınması, çoğulculuk, adil yargılanma ve yasalar önünde eşitliğin sağlanması.
Rapor ülkelerin demokrasi düzeyini şu beş öğe bakımından inceleyip not veriyor: Serbest seçimler, hükümetin işleyişi, siyasal katılım, demokrasi kültürü ve özgürlükler.
Rapor aldıkları notlara göre ülkeleri dört grupta topluyor. Birinci grupta tam demokrasiler var. AB ülkelerinin çoğu, Avustralya, Kanada, İsviçre, Japonya bu grupta. İkinci grup kusurlu demokrasilerden oluşuyor. Bu gruba, İtalya, Fransa, Yunanistan, Doğu Avrupa ülkeleri, İsrail, Brezilya giriyor. Üçüncü grubun adı ise, “hybrid”. Arnavutluk, Rusya, Singapur, Gürcistan, yani melez rejimler. Rapor bunlar için ‘demokrasi’ sözcüğünü kullanmıyor. Bu grup, otoriter rejimlerle demokrasiler arasındaki ülkelerden oluşuyor. Bu gruba giren devletlerin özellikleri, hukuk devletinin ve sivil toplumun zayıf olması, basının taciz edilmesi ve baskı altında olması, yargı bağımsızlığının bulunmaması. Türkiye bu grupta. Rusya, Arnavutluk, Gürcistan, Ermenistan, Irak, Uganda, Kenya da aynı grupta. Dördüncü grup ise, İran, Çin, Arap ülkeleri gibi demokrasiden iyicene uzak otoriter ülkelerden oluşuyor.
Bundan da anlaşılacağı gibi, üçüncü gruba giren ve 162 devlet arasında 89’uncu sırada olan Türkiye gerçek bir demokrasi sayılmıyor. Kusurlu demokrasiler kategorisine bile girmiyor.
Türkiye’nin notları şöyle: Seçimler: 7.92, hükümetin işleyişi: 7.14, siyasal katılım: 3.89 (oysa 2007 raporunda 4.4) siyasal kültür: 5, Özgürlükler: 4.71 (oysa 2007 raporunda 5.59) Not ortalaması: 5.73...
Bu notlardan ortaya şu resim çıkıyor: Türkiye’de secimler serbest yapılıyor. Sorun bundan sonra başlıyor. Siyasal katılım, özgürlükler notu kırık. Özgürlükler notu sürekli düşüyor. Demokrasi kültürü notu ise çok düşük. Demek ki, özgürlükler güvence altında değil. Özgürlüklerin güvence altında olmaması korku doğuruyor. Korkunun olduğu bir ülkede, siyasal katılımın güçlü olması beklenemez. Bütün bunların en önemli nedeni, demokrasi kültürünün zayıf olması.
Raporun Türkiye ile ilgili yargısının ne denli doğru olduğunu görmek için sadece son bir hafta, 10 gün içindeki olaylara göz atmak yeterli.
Başbakanlık Basın Müşavirliği bir açıklamayla, Başbakan’a soru sormak isteyen gazetecilere konu ve soru sınırlaması getirdi. Bundan böyle gazeteciler sadece istenilen sorular sormak zorunda. Bu ancak otoriter devletlerde görülebilecek, basın özgürlüğüne kaba bir müdahale.
Ankara’da, Aydın’da içkili lokantalarda çocuklar aileleriyle otururken içeri polis giriyor. Çocuklar hakkında zabıt tutuyor. Çocukları ve ailelerinin herkesin içinde düşürüldükleri durumu düşünün. Devletin özel yaşama yaptığı bu müdahale kabul edilemez. Bu müdahaleyi haklı gösterecek bir kamu çıkarı da yok. Böyle bir dava AİHM’ye gelse, özel yaşam hakkının ihlaline karar vereceği kesin.
Başbakan’ı protesto etmek yasak. Oysa, protesto düşünce özgürlüğünün bir parçası. Protesto eden öğrenciler polis tarafından copla dövülüyorlar, gözlerine biber gazı sıkılıyor. Ondan sonra da polisler hakkında doğru dürüst soruşturma yapılmıyor. Polisin orantısız güç kullanması hem Türk Ceza Yasası’na, hem İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı. Protestolara izin verilmemesi ise, ifade ve toplantı özgürlüklerinin ihlali.
DTK’nın hazırladığı özerk Kürdistan taslağı ve bu konuda düzenlenen toplantıyla ilgili olarak bir yandan savcılık soruşturma açarken, öte yandan Yargıtay Başsavcılığı DTK ile BDP arasındaki bağı araştırıyor. Böyle bir bağ bulursa, BDP’yi kapatma davası açacak. DTK’nın hazırladığı taslaktaki görüşlere katılmayabilirsiniz. Ama şiddet öğesi taşımayan bu düşüncelerin açıklanması ifade özgürlüğünün gereği. Bu nedenle partinin kapatılmasının, parti kurma özgürlüğüne ve demokrasiye aykırı olduğunu anlamak için AİHM’nin verdiği ihlal kararlarını okumak yeterli.
Simdi siz karar verin. Economist Türkiye’nin gerçek bir demokrasi olmadığını söylemekte haklı mı, haksız mı?