Hayal panosu

3 Aralık 2020

Yeni bir yıla giriyoruz. Yeniye ait merak, umut, heyecan, coşku. Yeninin getirdiği özenle hepsi bir arada. Yaklaşık beş senedir her yeni yıla girerken kendime bir hayal panosu hazırlıyorum. Bazıları adına yaratım panosu, bazıları vizyon panosu diyor. İsimleri farklı olsa da hepsi aynı aslında. “Hayal” kelimesi bana sanırım diğerlerinden daha yumuşak ve eğlenceli geliyor. İşin içine bir de renkli kalemler, resimler, fotoğraflar girdi mi daha da eğlenceli oluyor.

Hayallere giden en kestirme yol onları görselleştirmekten geçiyor. Sen hayalini resmettiğinde ya da bir görselle sembolize ettiğinde beynin de onu senin gerçeğin kılmak için devreye giriyor. Sen ne kadar hayalinin içine girer, onu yaşar, onu somutlaştırırsan beyin de onu o kadar gerçek olarak algılıyor.

Hayalinde neler var, nelere sahip olmak istiyorsun?

Evde, orada, burada bulduğun dergileri, gazeteleri topla.

Teker teker sayfalarını çevirmeye başla.

Sayfaları çevirirken bir şekilde dikkatini çeken görsellerin olduğu sayfaları yırt, kopar. Bu görsel neden dikkatimi çekti? diye düşünme. Sadece kopar ve bir kenara

Yazının Devamı

Aslında Çok Kolay

26 Kasım 2020

Aradığım kitabı ararken kütüphanede gözüm Aslında Çok Kolay'a takıldı. İnsan kendi kitabını alıp da okumuyor nedense, ya da ben öyleyim, genelleme yapmayayım. Bu kez içimden geldi, aldım elime kitabımı. Gülümsedim önce, kitabı yazdığım zamanları hatırladım, çok değil aslında, üç sene öncesi. O günden bugüne neler değişti hayatımda. Annem öldü mesela. Annem yok artık. Babam şehir dışına yerleşti. Covid denilen bir virüs peydah oldu hayatlarımızda. Sarılmalar bitti, öpüşmeler yasaklandı. Cenazede bile herkes birbirinden uzak durdu. Öyle ya, bir de mezarlıkta olunca insan ölümü daha bir ensesinde hissediyor.

Aslında Çok Kolay belki de beni bu zamanlara hazırlamış. "Mutlu bir yaşam için 100 küçük adım" yazıyor kapakta. Mutluluğun bir reçetesi olur mu? Olmaz belki de. Olsa da yer yüzündeki insan sayısı kadar reçete var belki de. Ben bana iyi gelen bakış açılarını, egzersizleri, düşünceleri, deneyimleri anlatmıştım kitapta.

İnsanın annesini ebediyen uğurlaması çok olay bir şey

Yazının Devamı

Kendinle randevu

20 Kasım 2020

Merhaba

Havalar soğudu. Onun dışında malum sebeplerle sokağa daha az çıkabilir, dostlarımızla daha az randevulaşır olduk. Böylesi zamanlarda kendimi “şikâyet” alanından çok “verimlilik” alanına çekmeye özen gösteriyorum. İtiraf ediyorum, her zaman kolay olmuyor, ama kolay olmuyor diyerek vaz geçmediğinde, yola devam ettiğinde oluyor. Yolda bana eşlik eden çok arkadaşım var; yazı, mandala, örgü, film, yemek, aromaterapi… Dedim ki bir gün kendime; “Madem dışarıdaki randevuların senin kontrolün dışında hayatından çıkma noktasına geldi, o halde kendinle randevu zamanları oluştur.” Bu fikir öyle iyi geldi ki kulağıma, sesim içimden yükselir yükselmez yüzüme bir gülümseme yayıldı.

İlk randevumda neler yaptığımı duymak ister misin? Ben anlatayım, belki sen de denemek istersin. Laf aramızda insan kendisiyle randevulaştığında anlıyor ne kadar uzun zamandır onu ihmal ettiğini.

Ben önce “Şefkat meditasyonu” ile başladım işe; şuraya linki bırakıyorum: https://www.youtube.com/watch?v=_ejkrXK5Ogg

Sonra aldım elime

Yazının Devamı

Karantinada tanışma

18 Mayıs 2020

Merhaba herkese...

Hem çok heyecanlı hem de çok mutluyum. İçimden öyle kuvvetli bir çocuk enerjisi fışkırıyor ki, sormayın gitsin. Yeni bir oyun alanının keşfine çıkmış bir çocuğun heyecanını pelerin yaptım kendime, yanınıza geldim. Pembe Nar ailesine katılmak büyük keyif. Bundan böyle sık sık birlikte olacağız.

Malum karantina günlerinde tanıştık sizinle. Evlerde olduğumuz zamanlar. Gerçi havalar ısındıkça pek de evlerde değil gibi birçoğumuz ama neyse JE normal elbette, doğamızın gerçeğinin çok üzerinde bir zamandır duruyoruz. Bedenler de ne yapacağını şaşırdı, zihinler de. Süreç ilk başladığında korktuk, kapandık evlere ama sonra giderek alıştık. İnsan her şeye alışıyor. Her süreç kendi içinde bir ritim ve rutin oluşturuyor. Ve her süreç kendi özüne uygun davranış modelleri geliştiriyor. Ve zaman içinde her şey değişiyor.

Her şey değişiyor, hep de değişti ama bir şey var ki o hiç değişmedi: İnsanın en temel ihtiyacı TEMAS.

Temasta olduğumuzda kendimizi güvende hissediyoruz, temasta olduğumuzda kendimizi

Yazının Devamı