İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynamakla kalmıyor aynı zamanda Trump’ın başkan seçilmesi için müthiş bir kampanya yönetiyor.
Netanyahu bir soykırım zanlısı, bir bebek katili, bir vicdansız olabilir ama aptal bir adam değil.
Seçimler öncesinde Demokrat yönetimin kendisine karşı atabileceği adımların çok az olduğunu fark etti ve bunu çok iyi kullanıyor.
Cuma sabahına Lübnan’da ateşkes umuduyla başlayan ABD, Fransa ve dostları cuma gecesini bölgesel savaşın kapıya dayanan haliyle yüzleşerek tamamladı.
Beyaz Saray kaynakları bilmem kaçıncı keredir, Başkan Biden’ın, Netanyahu’ya çok kızdığı haberini sızdırıyorlar ama Biden, bir ekmek kızartma makinesi misali kızıp, soğumaktan başka bir şey yapamıyor.
Biden çok iyi biliyor ki, Netanyahu’nun katliam politikalarına karşı atacağı her adım Trump tarafından seçimde aleyhlerine kullanılacak.
Sadece İsrail’de değil ABD’de de etkili olan Jerusalem Post’un, geçen hafta “İsrail’i seven Trump’a oy versin” makalesini yayınladığı bir ortamda ABD, Amerika Bitik Devletleri haline geldi, Netanyahu ellerini, kollarını bağladı...
Netanyahu ve Biden
★★★
Yanlış anlaşılmak istemem, ABD’nin her şart altında İsrail’i yaşatma devlet politikasında Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında bir fark yok.
Buna karşın Demokratlar çok uzun zamandır Netanyahu’nun yönetmediği bir İsrail istiyorlar.
Obama’nın Başkan, Biden’ın yardımcısı olduğu dönemde İsrail’in Batı Şeria’daki Yahudi işgalciler için attığı adımlar Beyaz Saray-Netanyahu ilişkilerini düşmanlık noktasına taşımıştı.
Biden, tekrar başkan seçildiğinde beyaz sayfa açmadı, düşmanlığı, gerginlik seviyesine düşürdü.
Türkiye’de çoğu kişinin dikkatinden kaçan bir olayı hatırlatayım: İsrail Parlamentosu 2005’te boşaltılan Batı Şeria’daki 4 yerleşim biriminin yeniden açılmasına karar verdiğinde Biden Yönetimi, İsrail’in Washington Büyükelçisi’ni, ABD Dışişleri Bakanlığı’na resmen çağırdı ve uyardı.
Bu yazın başında ABD’nin Tel Aviv Büyükelçisi Jacob Lew, ABD yönetiminin, Netanyahu’nun Gazze Şeridi’ndeki insani ihtiyaçlarla ilgili eylemleri karşısında “hayal kırıklığına uğradığını” medyaya söyledi.
Sonuç olarak Beyaz Saray küçük mırıldanmalarla yetinirken, Netanyahu, bu yüzyılın en büyük insanlık suçunu işledi.
Jimmy Carter
★★★
Dün sabah BBC’nin global haber sitesinde manşetteki yorum “İsrail zafer peşinde koşarken Batı’yı güçsüz bıraktı” başlığını taşıyordu.
Acı acı gülümsedim bu başlığa.
Netanyahu’nun 10 gün kadar önce İngiltere’de yeni iktidara gelmiş İşçi Partisi ve Başbakanı’nı yerden yere vurduğu, İngiltere’yi Hamas’a yanlış sinyaller göndermekle suçladığı konuşmaya Londra ses çıkaramamıştı, şimdi böyle bir analizle sahaya döndüler.
Netanyahu, İngiltere’nin Londra’yı yeniden finansın cazibe merkezi yapma politikasının farkında olduğu için bu kadar rahat konuştu, İngiltere de Yahudi sermayesini ürkütmemek adına o sözleri yaladı yuttu.
Adam bir soykırımcı, adam bir bebek katili, adam bir vicdansız ama asla aptal değil, ülkesinde olmayan gücü, Yahudi sermaye ve lobisinden alıp, sonuna kadar kullanıyor, itiraz edenleri de hemen antisemitizmle suçluyor.
★★★
Bu Demokratların İsrail’den aldıkları ilk ders değil.
Tel Aviv ile sorun yaşayan Demokrat Başkan Carter’ın Cumhuriyetçi Reagan’a seçim kaybetmesine neden olan gelişme, Tahran’daki ABD elçiliğinde rehin tutulanları kurtarmak için yapılan operasyonun başarısız olmasıydı.
ABD’deki kimi kaynaklarda, Carter’dan kurtulmak isteyen İsrail’in, rehine kurtarma operasyonu haberini Tahran’a uçurduğu yazılıp, çizilir.
Hemen her problem için soruşturma komisyonu kuran ABD’nin yasama organı nedense bu iddiayı hiç dikkate almadı.
Yani İsrail, ABD’de başkan değiştirme alışkanlığı olan bir ülke ve bir kez daha aynı şeyi yapıyor.
Bugün Trump ve Harris arasına sıkışmış bir ABD var karşımızda.
Bir yanda bir dengesiz karşısında da ABD tarihinin en çok eleştirilmiş başkan yardımcısı.
ABD’yi Amerika Bitik Devletleri yapan gelişme Netanyahu tarafından oynatılması değil, öncü politikalar belirleyememesi, gerçek liderler çıkaramaması...
Bu dünya üzerinde bazı çalkantılara yol açacak ama tek kutuplu dünya düzeni de böyle sona erecek...