Aynı ülkede, şehirde yaşamak, aynı otobüse ya da metroya binmek ve hatta aynı dili kullanmak bizi tam anlamıyla millet yapmaya yetmiyor aslında. Millet olmanın birinci koşulu ortak sevinçlerimiz, ortak öfkelerimiz, ortak acılarımızın olması. Son iki haftada millet olduğumuzu gösteren bir sürü olay yaşandı. A Milli Kadın Voleybol Takımımızın Milletler Ligi’nde şampiyon olması ortak sevincimiz, Disney Plus’un, Ermeni diasporasının baskılarının ardından Mustafa Kemal Atatürk filmini dünyada göstermekten vazgeçmesi ortak öfkemiz oldu. 6. ayında tüm medyanın deprem bölgesine koşması da ortak acımızın halen taze olduğunu gösterdi hepimize. Milliyet Ailesi olarak, bu ortak duygularımızı iliklerimize kadar hissederek attık manşetlerimizi. Mustafa Kemal Atatürk, 13 Kasım 1918’de Adana’dan trenle döndükten sonra Haydarpaşa’dan bindiği Kartal istimbotunda, İstanbul’a girmiş işgal gemilerini görünce ağlayan Yaveri Cevat Abbas’a “Geldikleri gibi giderler” demişti. 105 sene sonra Milliyet’in manşetinde yine Mustafa Kemal Atatürk’ün o sözü yer aldı.
”Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” sözü çok kullanılır coğrafyamızda. Nehir Karakuş, 6 Şubat depremlerinde Adıyaman’da annesi, babası ve ablasını kaybetmişti. Onları mezuniyet törenine çağıran mesajı da sosyal medyada çok konuşulmuştu. Milliyet Ailesi olarak “Kalan sağlar bizimdir” demenin, bize yüklediği sorumlulukları da unutmadık. Muhabirimiz Aleyna Sevim, çiçeğimizle birlikte Nehir’in mezuniyet törenine katıldı, başarısından dolayı kutladı. Nehir’in gökyüzüne bakarak söylediği “Anne bak çiçeğin geldi” cümlesini onurla taşıdık sayfamıza.
Yolun ve bahtın açık olsun Nehir…
Geçen iki hafta boyunca israf boyutuyla gündeme getirdiğimiz serpme kahvaltı furyası, domatesin tarladan markete 100 metre mesafede iki katına çıkan fiyatı gibi çok sayıda haberimiz yine televizyon ve gazetelerin gündemlerinde yer aldı. Bunları görünce çok seviniyoruz çünkü daha zengin, daha mutlu bir Türkiye yolunda verdiğimiz mücadelede kalabalıklaştığımızı hissediyoruz. Geçen hafta açtığımız kanserojen ot ilacı dosyası ve ABD’deki mahkemelerin erişim yasağını kaldırdığı belgelerdeki medya-bilim kirlenmesini takip etmeye devam ediyoruz. Dünyanın en ünlü ajanslarından birinin bilim muhabirinin ölüm pazarlayan firmayla kurduğu ilişki biçimi çok sorunlu. Skandalın İngiltere ayağındaki Bilim Medya Merkezi’ni didiklemeye devam ettikçe başka verilere de ulaşıyoruz. Sadece kendi çocuklarımız değil, tüm çocukların sağlığından ve yaşam hakkından sorumlu hissediyoruz kendimizi. Bu mücadeleye de tüm gücümüzle devam edeceğiz.
Hepinize mutlu ve sağlıklı bir hafta diliyorum...