Tüm dünyaya, ellerinde silahla kahraman olarak tanıtıldıklarında, Hevedan Mohammed, 12, Mizguin Emraly de sadece 14 yaşındaydı.
Global kadın dergisi Marie Clarie, “Bu dikkat çekici kadınlar DAEŞ’e karşı savaşıyorlar, şimdi onları tanıma zamanı” diye kapaktan vermişti haberlerini.
Kendi çocuklarının manken olarak podyumlarda yer almasını yasaklayan ama Ortadoğu’nun çocuklarını çatışma alanına sürükleyenleri öven, acımasızlık, iki yüzlülük ve utanmazlıktı bunun adı.
Marie Clarie sonuçta derdi tiraj almak olan bir dergi, bir de ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) var.
Centcom,28 Şubat 2017 tarihinde resmi sosyal medya hesaplarından “Savaşmaya hazırlar” diye iki kız çocuğunun fotoğrafını paylaştı, iki çocuk da 15 yaşından küçüktü. Çoğumuz çocukların kamuflaj kıyafetlerinde yer alan Öcalan resmine takıldık oysa bambaşka bir gerçek daha vardı o karede.
2008 yılında ABD Başkanı George Walker Bush, CSPA adlı bir yasayı imzaladı. Bu yasa çocuk asker bulunduran müttefik ordular ya da silahlı gruplara
askeri ve maddi yaptırımlar uygulanmasını karara bağlıyor.
Bu sene PKK’nın Suriye koluna 177 milyon dolar yardım yapıyor Washington.
Irak’a çocuk askerler yüzünden yaptırım uygulayan ABD Savunma Bakanlığı’nın başka planlar söz konusu olduğunda yasaları görmezden gelişidir bu.
***
Shabiba al-Thawra yani Devrimin Gençliği adlı, Kuzey Suriye’de faaliyet gösteren bir örgüt var.
Kandil’deki ABD’nin terör maşalarına bağlı olduklarını tüm dünya biliyor.
Çocukları bazen zorla bazen kandırarak ayartıp, önce ideolojik beyin yıkama işlemine tabi tutuyor ardından
Rimeylan’da bulunan kampta onlara askeri eğitim veriyor.
Eğitim sonunda çocukların bir kısmı Suriye’de bırakılıyor bir kısmı da, Kandil’e yollanıyor.
Herkesin bildiği ama çoğunluğun görmezden geldiği bilgiler bunlar.
Aralık 2021’de PKK’nın Suriye kolunun zorla silah altına aldığı 15-16 yaşındaki
6 çocuğun ailesi Kamışlı’da Birleşmiş Milletler Ofisi önünde eylem yapmak istedi. YPG’liler Ofise giden yolu kapatınca aileler Ferman Hastanesi önünde “Küçük omuzlar sadece okul çantaları taşır” diye pankart açarak, haftalarca eylem yaptı.
Eylem ne sonuç verdi derseniz, terör örgütünün Suriye kolu aileleri ve akrabalarını tutuklamaya çalıştı, baskı yaptı. Ferman Hastanesi ABD’ye çok uzak, fark etmediler diye düşünelim bir an, New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’nin hazırladığı 2021 yılı Çocuklar ve Silahlı Çatışmalar Raporu’nu da görmediler?
O raporda terör örgütünün Suriye kolunun “2021 yılı boyunca
en az 247 çocuğu esir alarak çatışma sahasına sürdüğü” yazıyor.
Birleşmiş Milletler deyince aklıma geleni de yazayım,29 Haziran 2019’da ABD’nin terör maşalarından Mazlum Abdi’ye Cenevre’de törenle imzalattığınız anlaşma ne oldu? Ne BM Genel Sekreteri ne de Özel Temsilcisi Virginia Gamba bu soruya cevap verebilir. Keşke verseler de yine Birleşmiş Milletler raporunda yer alan başta Haseke ve Amude’de kaçırılan çocuklara dair raporu koyabilsek önlerine...
***
Birleşmiş Milletler ‘in etkisinin sınırlı olduğunu herkes biliyor biz tekrar ABD’ye dönelim:
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın geçen26 Haziran’da yayımladığı “2020 İnsan Kaçakcılığı Raporu”nda yazılı bir cümle aslında tüm olan biteni anlatıyor:
“YPG, Suriye’nin kuzeybatısındaki sığınma kamplarından 12 yaşındaki kız ve erkek çocuklarını bile zorla silah altına almaya ve kullanmaya devam etti.”
Washington’ı ikiye bölen Potomac nehrinin bir tarafında Pentagon diğer tarafında Senato, ABD Dışişleri Bakanlığı ve diğer kurumlar var.
Biri çatışma bölgesine sürüklenen çocukları eleştirirken diğeri sosyal medya hesabından o çocukların reklamını yapıyor. Utanmazlığın tarihi başka nasıl yazılabilir ki?
Ankara’daki ABD Büyükelçisi, şimdi 2008’de imzalanan CSPA adaşı çocuk savaşçı kullanan müttefik ordu ve silahlı gruplara yaptırım yasası geçerli mi değil mi sorusuna ve YPG’ye halen devam eden silah yardımına cevap versin. Hoş daha da güzel bir soru sormak mümkün: S-400 aldığı için Türkiye’ye CAATSA yasası gereği yaptırım var, S-400 alan Hindistan’a yok. CSPA yasası gereği Irak’a yaptırım var ama YPG’ye yok. ABD, kendi yasalarını işine geldiğinde uygulayan işine gelmediğinde yok sayan bir kabile devleti mi Sayın Büyükelçi?
***
Ankara’daki ABD Büyükelçisi’ne başka sorular da sorayım:
Aynularab’daki terör örgütü mezarlığının fotoğraflarını gördünüz mü hiç Sayın Büyükelçi?
Bazı mezar taşlarının özetini yazayım size: M.M sadece 14, N.H sadece 15, S.H.B de sadece 16 yaşındaymış.
Çatışma alanına sürüklenen çocuklar için yüzlerce sayfa rapor, mezar taşları var ama görmek istemeyene ne yapsak boş değil mi?
Biz terör maşalarınızın Suriye’den önce de çocukları çatışma alanlarına sürdüğü yüzlerce örnek yaşadık.
Dağda Türk askerinin şefkat gösterip ailelerine teslim ettiği çocuklar da var, resmi raporları boş verin, Hakan Evrensel’in Güneydoğu’dan Öyküler kitabında çok örnek anlatılır bu duruma dair.
Terör örgütü sadece çatışma alanlarında kullanmadı çocukları. 1998’de “Alternatif 23 Nisan” adı altında Taksim’de çocukları polisin karşına diken de onlardı. İstediler ki polis çocuklara müdahale etsin onlar da bu işin propagandasını yapsın. Terör maşalarının kurduğu tuzağa düşmeyen Türkiye, Çekiç Güç’ten beri başkentiniz de kurulan tuzaklara da düşmüyor, farkındasınız değil mi?
***
Aramızdaki farkı daha da net anlatarak bitireyim Sayın Büyükelçi:
Eren Bülbül, PKK’lı teröristlerce şehit edildiğinde sadece 15 yaşındaydı.
19 Ağustos 1987’de Eruh’a bağlı Milan mezrasına saldıran teröristler
25 sivili katletmişti.
Katledilenler arasında daha doğalı 3 ve 6 gün olan iki bebek de vardı.
Aynı yılın Ekim ayında Şırnak’ın Çobandere mezrasında kundaktaki bir bebeği katledildi.
Biz büyük bir medeniyetten geliyoruz, terör örgütünün katlettiği çocuklarımız kadar terör örgütünün kaçırıp kullandığı, ölüme yolladığı çocuklar için de üzülebiliyoruz.
Siz, okul katliamlarında ölen çocuklarınız için üzülüp, silah yasalarınızı gözden geçirirken, bizim coğrafyamızda çocukların ellerine silah tutuşturuyorsunuz.
Sırf bu yüzden kazanan siz değil biz olacağız Sayın Büyükelçi...
Haftanın fotoğrafı...
Mutluluğun resmini ne Abidin Dino ne de başkası çizebildi ama kuraklığın fotoğrafını anlatan onlarca fotoğraf aktı bu hafta haber merkezlerine. Gördüğünüz kare Hollanda, Nijmegen’de çekildi. Arkadaki köprü ve köprünün ayağındaki su seviyesini gösteren rakamlar artık sadece bir dekor halinde. İnsanlar suyla dolu olması gereken nehir tabanında yürüyüş yapıyorlar. Suyun bir zaman sonra petrolden daha değerli olacağının canlı kanıtı olan bir kare daha işte...