Ekrem İmamoğlu’nun çok istediği 2028 cumhurbaşkanı adaylığı projesinde en büyük rakibi kim?
Bu soruya kimi Mansur Yavaş, kimi Özgür Özel diye cevap verebilir ama İmamoğlu’nun en büyük rakibi kendisi olmaya başladı.
Böyle bir şey nasıl olur diyecekler için açayım:
Ekrem İmamoğlu, Nisan sonunda CNN International’a verdiği röportajda Hamas için “terör örgütü” ifadesini kullanmıştı.
Türkiye’de ve dünyada, en soldan en sağa, tüm halkların İsrail’in uyguladığı devlet terörünü kınadığı bir noktada gereksiz bir çıkıştı.
Daha kötüsü bu çıkışın bazı başkentlere “selam” olarak algılanmasıydı.
O röportajın üzerinden 4 ay geçti, İmamoğlu, Ukrayna’ya yollanacak otobüslerin teslim töreninde konuyu yine dış politikaya getirdi ve “Biz sadece savaşlara hayır demiyoruz, terörist eylemlere de hayır diyoruz” cümlesini kurdu.
Cümle bu ama paragrafın devamında hiç isim vermeden İsrail’in Gazze’de uyguladığı açık hava hapishanesi modeliyle Hamas’ın eylemlerine zemin hazırladığı vurgusu da var.
İşin içine terör lafını koyup, İsrail’i isim vermeden eleştirmek riskli bir karardı.
İsrail Dışişleri Bakanı “terörist eylem” lafından yola çıkarak İmamoğlu’nu etiketlediği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldıran, İsrail olarak İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığını desteklediklerini gösteren bir sosyal medya mesajı paylaştı.
Ekrem İmamoğlu ekibi, sert bir cevapla kalelerine gelen bu topu gol çizgisini geçmeden çıkarmayı başardı ama İsrail’in soykırımcı Dışişleri Bakanı’nın da kullandığı “Her şey çok güzel olacak” sloganı bir anda kirlenmiş oldu.
2028’in potansiyel adayı olarak İmamoğlu’nun gündemde kalmak istemesi, görev alanına girmeyen diplomasi gibi konularda yorum yaparak, “Ülkeyi yönetme adayı benim” demeye çalışması anlaşılır bir durum.
Fakat anlaşılmaz olan Ekrem İmamoğlu ve medyadaki seslerinin halen 2019-2024 şartlarının geçerli olduğunu zannetmeleri.
Geçen dönem, “muhalif seçmenin tek umudu İmamoğlu’” deme lüksleri vardı, o lüks 31 Mart’ta sona erdi.
CHP seçmeni, sadece morallenmekle kalmadı, 2028 adaylık mücadelesinde atılan adımlara da bakmaya başladı.
Mesela İmamoğlu’na büyük destek veren kimi medya kuruluşlarının Ankara’daki her seli büyüterek haber yaptığını ve 2028’in potansiyel adaylarından Mansur Yavaş’a karşı şimdiden bir mücadeleye girişildiğini düşünen çok isim var.
Durum böyle olmayabilir ama bu algının oluşması bile başlı başına bir sorun.
Özgür Özel’in kamuoyundan samimiyet puanları kazandığı bir dönemde tüm bunlar Ekrem Bey’in İmamoğlu’na karşı mücadelesi haline geldi.
2028’e kadar daha köprünün altından çok su akar ama değişen şartları okuyamadan atılan her adım kaleye gol olarak döner...
İran ne kadar bir karşılık verecek?
İran’ın, Tahran’daki Haniye suikastına bir cevap olarak İsrail’e saldırı düzenleyeceğini biliyoruz.
Bilmediğimiz saldırının zamanı ve şiddeti.
Zamanlama tamamen Tahran’ın kararına bağlı ama saldırının şiddeti öyle değil.
İran, ABD’nin İsrail’in yanında savaşa girmesine neden olmayacak şiddetle bir saldırı düzenleyecektir.
Nisan’dakinden biraz daha güçlü ama asla tam bir savaşa neden olmayacak büyüklükte bir cevap olacaktır.
Bu açıdan bakınca Tahran’ın yerleşim yerlerini değil, askeri üsleri ve ekonomik anlam içeren yerleri hedef alacağını söyleyebiliriz.
Böyle bir hedef seçimi, İsrail’i sert cevap vermek zorunda bırakmaz, ABD’de de Netanyahu’nun elini daha kolay tutabilir.
Ortadoğu’da savaş cümleleri duygularla ve çok kolay kurulur ama gerçek savaşta akıl ve strateji duygudan önce gelir.
Sosyal medyada dolaşan dünya savaşı çıkabilir gazına gelenlerin içi rahat olsun ne Tahran ne de Washington şu an böyle bir savaş başlatma niyetinde değil ve misilleme bu gerçeğe uygun olarak yapılacaktır…