Rusya Devlet Başkanı Putin’in önerdiği Türkiye’nin Doğal Gaz Dağıtım Merkezi olması fikri hepimizi heyecanlandırdı.
Heyecanlanmak için önce önerinin ne olduğunu anlamamız lazım.
Avrupa’da gaz hubları olarak bilinen “Dağıtım Merkezi” işi 1996’da İngiliz National Balancing Point ile başladı. Daha sonra Avrupa’nın diğer ülkelerine yayıldı, sayıları 8’e ulaştı. Belçika’daki Zeebrugge harici diğer 7 dağıtım merkezi aslında sanal merkezlerdir. Avrupa’daki en başarılı örnekler İngiliz NBP, Hollandalı TFF ve Almanya’dan NGC olarak kabul edilir.
Burada açılması gereken nokta şu: Bir gaz dağıtım merkezinin başarısını gösteren en önemli faktör “churn rate” adıyla bilinen el değiştirme oranı. Bu oran ne kadar yüksek olursa dağıtım merkezinin kârı da o kadar artıyor. Başarılı yerlerde yaşanan 10 ve üzeri el değiştirmelere bakacak olursak, böyle bir merkezin Türkiye’de oluşturulması ekonomimizi uçurmaya yetecek bir kaynak sağlar.
Ancak bu noktada önümüzde ciddi riskler ve sorunlar yumağı olduğunu da unutmamız lazım.
***
Karşımızdaki birinci büyük zorluk, bir gaz dağıtım merkezinin başarısı ya da başarısızlığını belirleyecek olan alıcılar piyasasındaki durum. Bugün için Avrupa Birliği’nin Rusya’dan olan gaz talebi yüzde 40’tan yüzde 7.5’e inmiş durumda. Daha da kötüsü, Avrupa Birliği en geç 2027’ye kadar Rus doğal gazı alımını durduracağını söylüyor. Bu gaz krizinde dört yıl oldukça uzun bir süre olarak kabul edilebilir ama orada bir başka sorun daha çıkıyor karşımıza. Rusya ile Türkiye arasındaki mevcut hatların kapasitesi Türkiye’yi gaz merkezi yapmaya yetmiyor. Yeni yatırım ve derin deniz boru hattı lazım. Derin deniz boru üretimi ve hat inşasında Alman ve Japon firmalar en iyi firmalar. Rusya’ya yaptırımlar sürerken bu hizmeti almak ne kadar mümkün olacak, o kısmını henüz bilmiyoruz.
***
Olsun, bir gün savaş biter, Avrupa Birliği tekrar Rusya’dan gaz almaya başlayabilir diye düşünebiliriz.
Bu masada olan bir seçenek ama o zaman da karşımıza çıkan, inşa edilmiş ama lisans verilmeyen Kuzey Akım 2 hattı olacak. Bu hat gaz pazarı olmaya yetecek bir hat değil sonuçta piyasa daraltıcı bir etkisi olmaya aday bir alan. Aslına bakacak olursak, hem Türkiye’nin hem de Rusya’nın işine yarayacak olan durum AB yaptırımların sürdüğü bir dönemde gaz dağıtım merkezi olmak. Moskova’nın planına göre, Rusya, getirdiği gazı, gaz dağıtım merkezine sattığı an yaptırımları bertaraf edecek hale gelmiş olacak. Avrupa bu konuda ikna olur mu, dolaylı olarak yaptırımlarını hafifletmeyi kabul eder mi? Fransızlar hemen Amerika’nın Sesi’ne konuşup, “Hayır” dediler ama kış mevsimi, halkın gündelik yaşamda karşılaşacağı sıkıntılar sonuçta oyları etkileyeceği için bir bakarsınız çark işlemi başlamış olur.
***
Kimi uzmanlar Batı’nın talebi olmadan da Çin’in Asya’ya satışları için gaz dağıtım merkezi olma seçeneğinden bahsediyorlar. Burada sıvılaştırılmış doğal gazın gemilerle taşınması söz konusu olabilir.
Rusya, Çin’e sıvılaştırılmış doğal gazı yazları 15 günde, kışlarıysa Kuzey Buz Denizi donduğundan dolayı ortalama 40 günde teslim edebiliyor. Uzmanların söylediği, Akdeniz’de oluşacak bir merkezin işe yarayabileceği yolunda ama hat kadar bir de sıvılaştırma tesisine ihtiyaç var bu seçenek için.
Daha da önemlisi, Türkiye’nin kafasında bu iş için belirlediği yer Trakya Bölgesi. Bu Ankara’nın hedefinin Batı pazarı olduğunu gösteriyor. Satılan gaz Rusya’ya değil de Azerbaycan’a ya da İsrail’e ait olur, orası bizim için fark etmeyecek. Sonuçta coğrafya avantajı tamamen Türkiye’de.
***
Biz çok ilgilenmiyoruz ama bölgemizde enerjiye dair çok gelişme yaşanıyor.
Teknik olarak savaştaki iki ülke İsrail ve Lübnan, doğal gaz için ekonomik münhasır alan paylaşımında uzlaştılar bu hafta. İsrail’de 1 Kasım’daki seçimleri Netanyahu kazanırsa anlaşma çöpe gidecek.
Güney Kıbrıs’tan alan paylaşımında binlerce kilometrekarelik kazık yiyen İsrail, Kıbrıs Rumları ile yaptığı anlaşmayı çöpe atıp, Türkiye ile anlaşma yapsa çok şey kazanacak. Rumların parselasyon işi de çöpe gidecek. Mısır, Türkiye ile anlaşma yaparsa onlar da Yunanlılar ile yaptıkları anlaşmadan daha fazlasını kazanacaklar. Doğu Akdeniz’deki gaz yatakları için Türkiye’yi baypas eden deniz altı çözümler zaman ve maliyet açısından başarısızlığa mahkûm. Fakat bir de çevreye zararı kömürden kat ve kat fazla olan kaya gazı meselesi var. ABD, şu an çok yüksek bir fiyattan Avrupa’ya satış yapıyor.
Doğal gaz dağıtım merkezi olma fikri iyi bir fikir ama AB’nin ambargosu bitmeden sadece Rus gazını pazarlamak adına da girilecek bir iş değil.
An’lar..
Ekim 1973: Boğaziçi Köprüsü’nün açılışı töreni. Yürüyenler ne şanslı demeyin, açılıştan sonra yayaların geçişine bir süre izin verilmişti.
1960’lar, Şişli: İstanbul’da yaşayan hemen herkesin adımladığı yolun eski hali. Ne kaldırımda insan ne de yolda otomobil denizi var.
1900’ler, Kurbağalıdere: Çocukluğu Anadolu yakasında geçenler için suyun simsiyah aktığı, kötü kokulu bir yerdi orası. Şimdi eskisinden daha iyi durumda ama asla mahvetmeden önceki haline dönmeyecek.
HAFTANIN FOTOĞRAFI
Alışmak kötüdür: Gazze’nin aksine Ramallah, İsrail’den-Filistin’e, Filistin’den İsrail’e en kolay geçilen şehirdir. Gördüğünüz kare Ramallah’ın kuzey girişinde çekildi bu hafta. Aracın arkasına siper almış İsrail askerleri alıştığımız görüntü, alışılmadık olan arkadaki dükkânda olanı biteni gülerek izleyen Filistinliler. Bazen alışmak kötüdür sözünün fotoğrafa yansımış hali bu.