Ozan Akarı
12 Years A Slave- 12 Yıllık Esaret
Bir keman virtüözü olan Afro Amerikalı Solomon Northup(Chiwetel Ejiofor), New York'ta özgür bir adam olarak ailesi ve çocuklarıyla birlikte yaşamaktadır. Bir gün iki beyaz adam tarafından iş yapma bahanesiyle kandırılarak kaçırılır ve bir köle tüccarı olan Freeman'e (Paul Giamatti) satılır. Louisiana'ya gönderilen Northup, önce William Ford'un(Benedict Cumberbatch) ardından Edwin Epps'in (Michael Fassbender) kölesi olur. Böylece 12 yıllık esareti başlar. Pamuk tarlalarında ölesiye çalıştırılır, dayak yer, aşağılanır ve hayvanlardan daha beter işkencelere maruz kalır. Ve bir gün Kanadalı kölelik karşıtı Samuel Bass'le (Brad Pitt) tanışır ve elinden alınan özgürlüğüne yeniden kavuşma umudu doğar.
Dram filmi değil düpedüz komedi!
'Hunger' ve 'Shame' filmleriyle ünlenen yönetmen Steve McQueen, gerçek bir hayat hikâyesinin anlatıldığı '12 Years A Slave' romanından uyarlanan aynı adlı yapımda, hedefi 12'den maalesef vuramıyor. Vuramıyor çünkü elindeki malzemeyle istediği gibi oynayamamış ya da oynatmamışlar. Böyle olunca da izleyenleri şişiren bir film ortaya çıkmış. Etkileyici değil, yıllardır böyle filmler yapıldı, peki fark nerede? İşte o
Bir dolandırıcı, eski bir striptizci ve bir FBI ajanı Altantic City'de hazırladıkları
kumar oyunuyla belediye ve hükümet içindeki rüşvetçileri tek tek açığa çıkarmaya başlar
American Hustle(Düzenbaz)
Sevgilisi Sydney Prosser (Amy Adams) ve eşi Rosalyn Rosenfeld (Jennifer Lawrence) ile mutlu mesut bir hayat yaşayan
dolandırıcı Melvin Weinberg (Christian Bale), FBI ajanı Jimmy Boyle (Bradley Cooper) tarafından yakalanınca onlar için muhbirlik yapmayı kabul eder. Ajan Boyle ile 4 dolandırıcıyı açığa çıkarmak konusunda anlaşan Melvin, sahte bir Arap Şeyhi yaratarak Altantic City'de büyük bir oyun hazırlar. Zamanla oyuna belediye meclisi üyeleri, senatörler ve kumarhane sahipleri dahil olmaya başlar. İş yavaş yavaş büyürken tehlikesi de bir o kadar artar. 4 kişi için yola çıkan Melvin ve Boyle'nin elinde artık büyük bir rüşvet bombası vardır. Ve bu bomba her an patlamaya hazırdır.
Bu sahneye eşekler güler!
Jennifer Lawrence'e 'en iyi kadın oyuncu' Oscar'ını kazandıran 'Umut Işığım' filminin ve Christian Bale'e 'en iyi erkek oyuncu' Oscar'ını kazandıran 'Dövüşçü' filminin yönetmeni David O. Russell imzalı 'American Hustle- Düzenbaz' bilindik konusu ve sıkıcı anlatımıyla etkileyici olamayan
70'li yaşlarına merdiven dayayan Hollywood'un aksiyon yıldızları Sylvester Stallone
ve Arnold Schwarzenegger 'Kaçış Planı' filminde pillerinin bitmediğini gösteriyor...
Escape Plan- Kaçış Planı
Ray Breslin(Sylvester Stallone) yaklaşık 14 yıldır Federal Hükümetle beraber çalışarak, bir suçlu gibi getirildiği hapishanelerin firara uygun olup olmadıklarını kontrol etmektir. Böylece yüzde 100 güvenli hapishanelerin yapılmasına yardımcı olmaktadır. Ancak, son aldığı işte oyuna getirilen Breslin kaçması imkânsız bir hapishaneye hayatının sonuna kadar attıldığını fark eder. Gerçek kimliğini konulduğu hapishanenin müdürü Hobbes'e(Jim Caviezel) anlattığında işin içinde onun da olduğunu anlayarak dünyanın en tehlikeli adamı Emil Rottmayer(Arnold Schwarzenegger) ile işbirliği yapmaya karar verir.
İhtiyarların yumrukları sert olur
Hollywood'un aksiyon yıldızları Sylvester Stallone ve Arnold Schwarzenegger'i bir araya getiren 'Kaçış Planı', zekice yazılmış senaryosu ve sıkılmadan izlenen akışıyla çok iyi olmasa da seyirlik bir film. Son ana kadar izleyenleri ters köşeye yatırmayı başaran yapımda tüm yük artık ihtiyarlayan Stallone'nin üzerinde. Schwarzenegger ise tatlıların üzerine konan dondurma
47 Ronin
Efendileri öldürüldükten sonra lidersiz kalan 47 Samuray, onurlarını korumak amacıyla intikam almaya karar verir. Evlerini ve topraklarını bırakan Roninler, büyücülüğün hâkim olduğu dünyaya doğru yol alırken, daha önce melez olduğu için reddettikleri Kai'nin (Keanu Reeves) yardımına ihtiyaç duyarlar. Kai sürgün yıllarında, kalbindeki aşkını hiçbir zaman unutmayarak, elinden düşürmediği kılıcıyla her gün dövüşerek usta bir Ronin haline gelir. Samurayların teklifini kabul eden Kai, ülkelerini işgal edenlere karşı savaşmak için harekete geçer.
Ulusal bir hikâye
47 Ronin, Japonya'nın değer verilen efsanelerden biridir. Hatta ulusal bir hikâyedir. Her yıl ülkeleri için kendilerini feda eden bu kahramanlar tüm ülkede saygıyla anılır. Canavarlar, cadılar ve doğaüstü canlıların cirit attığı fantastik bir dünyada geçen filmde her zaman olduğu gibi yine özel efektler damgasını vuruyor. 18.Yüzyılın Japonyası 3D görüntüler eşliğinde izleyenleri büyülerken fedakârlık, dostluk ve intikam '47 Ronin'nin vazgeçilmezi oluyor.
Film biraz bilgisayar oyunu havasını taşısa da(canavarlar ve cadılar) üzerine düşen misyonu başarıyla yerine getiriyor. Ancak, süresi keşke iki saati geçseydi. Böylece
Yüzyıllardır Lambert ailesinin çocuklarına Tanrıdan bir miras kalmaktadır.
Bu mirasla kötü ruhları görmeye başlayanları kötü bir sürpriz beklemektedir
Insidious: Ruhlar Bölgesi-Bölüm 2
Evleri bedensiz varlıklar tarafından işgal edilen Lambert ailesi, büyükannelerine taşınarak onlardan kurtulmak ister. Ancak, aileyi kötü bir sürpriz beklemektedir. Hayaletler onlara musallat olmuştur ve yeni evlerinde de onları rahat bırakmazlar. Esasında Lambert ailesinin çocuklarına yüzyıllardır Tanrı'dan bir miras kalmaktadır. Ve bu mirasın büyük bir bedeli vardır.
Bebek telsizi korkutucu
Yüzyıllardır hayaletlerle uğraşan bir ailenin konu alındığı 'Ruhlar Bölgesi-2' ilk filmin kaldığı yerden başlıyor. Lambertlar bebeklerine musallat olan kötü ruhu yok ettiklerini sandıklarında esasında her şey baştan başlıyor. Bir ailenin bedensiz varlıklar karşısındaki çaresizliğini gözler önüne seren film, üzerine yapışan korkutma işini başarıyla gerçekleştiriyor. Bebek telsizinden çıkan sesler özellikle çocuğu olanları ürkütüyor. (Geçen aylarda oğlum dünyaya geldi. Ve bizimde bir bebek telsizimiz var. Filmi izledikten sonra hele bir de gece olunca bir fısıltı duyduğumda içim ürperiyor.)
Darphane
Ezilen ve hor görülen insanların sesi haline Katniss, sırtında taşıdığı
oklarla hem adalet dağıtıyor hem de kendi hayatını kurtarmaya çalışıyor
The Hunger Games- Ateşi Yakalamak
74'üncü Açlık Oyunları'nı kazanan Katniss Everdeen(Jennifer Lawrence) ve Peeta Mellark(Josh Hutcherson) zafer turu yapmak için 12 bölgeyi tek tek gezmeye başlar. Ancak Katniss yol boyunca kendisinin neden olduğu bir ayaklanmanın başladığını fark eder. Bunun adı 'umut'tur. Ezilen insanlar örnek aldıkları Katniss'le var olan sisteme karşı çıkmaktadır. Her şeyin farkında olan Başkan Snow ise(Donald Sutherland) 75'inci Açlık Oyunları'nı hazırlayarak Katniss'i yok etmeyi planlar. Hepsi birbirinden yetenekli yarışmacılarla katniss'in hayata kalma şansı çok ama çok azdır.
Yürekleri hoplatan Jennifer
Amerikalı yazar Suzanne Collins'in üç kitaplık romanından uyarlanan 'Açlık Oyunları'nın ikinci bölümünde başkalarının hayatı için de savaşmaya başlayan Katniss'ın üstüne yüklenen misyonla kaderine boyun eğdiğini fark ediyoruz. Esasında sisteme karşı filizlenen bir düşüncenin zaman içindeki gelişiminin anlatıldığı filmde tüm değişim ya da devrimlerin oluşmasının doğru kişiyle doğru zamanda yapıldığının altı çiziliyor.
İlk
Annesinden şiddet gören ve arkadaşları tarafından dışlanan Carrie, düşünce gücüyle
nesneleri hareket ettirmeye başlayınca kendisine kötü davrananları öldürmeye başlıyor
Carrie- Günah Tohumu
Aşırı dindar annesi Margaret White(Julianne Moore)tarafından büyük bir baskıyla yetiştirilen Carrie White(Chloe Grace Moretz), içine kapanık bir genç kızdır. Orturduğu mahallede ve gittiği okulda arkadaş çevresi pek geniş olmayan Carrie, yaşıtları tarafından dışlanırken annesinden de şiddet görmektedir.
Ancak bir gün ergenliğe adım atmasıyla(adet görmesiyle) yaşadığı her şey değişir ve zamanla telekinetik güçlerinin olduğunu keşfeder. (Nesneleri beyin gücüyle hareket ettirebilmektedir.) Diğer insanlardan farklı olduğunu anlayan Carrie'i ise mezuniyet balosunda büyük bir sürpriz bekler. Başından aşağıya domuz kanı dökülen Carrie, sahip olduğu güçle kendisine kötü davrananlardan intikam alır.
Başına kova düşen adam ölür mü?
Korku ve gerilim yazarı Stephen King'in 1974 yılında yayımlanan ilk romanı Carrie'den uyarlanan film, 'iyilik yapan iyilik bulur kötülük yapan kötülük bulur' atasözünü gözler önüne seriyor. Annesinin devamlı ezdiği, yaşıtlarının ise dalga geçtiği Carrie, düşünce gücüyle nesneleri
İnsanoğlunun dünyadan sonra uzayı da kirleterek bir çöplük haline getirmesini konu alan 'Gravity',
muhteşem 3D görüntüleriyle mavi gezegenin güzelliklerini ortaya çıkarmaya çalışıyor...
Gravity- Yerçekimi
Explorer Uzay Mekiği'nde görevli Dr.Ryan Stone(Sandra Bullock) ve astronot Kowalski(George Clooney) rutin bir uygulama için uzay boşluğuna çıktıklarında artık kullanılmayan bir uydu parçası mekiğe çarpar. Mekik çarpmanın etkisiyle paramparça olurken Dr.Stone ve Kowalski hayatta kalır. Ancak, ikisi de uzayda başıboş şekilde sürüklenmektedir. Aldıkları her solukta uzay giysilerindeki oksijeni tüketirlerken bu kötü durumdan nasıl kurtulacaklarını da düşünmeye başlarlar.
Gerçek bir sorunu anlatıyor
İnsanoğlunun dünyadan sonra uzayı da kirleterek bir çöplük haline getirmesini konu alan 'Gravity', muhteşem 3D görüntüleriyle belgesellere taş çıkaran bir yapım. NASA'nın 'Kessler Sendromu-'ndan yola çıkarak zaten var olan bir sorunu gözler önüne seren film, gerçekçiliğinden hiçbir zaman ödün vermiyor. Böyle olunca da başından sonuna kadar ilgiyle izlenen ve sonu merakla beklenen bir yapım ortaya çıkıyor. Tek kusuru krostofobik bir ortamda geçmesi. Bu da bazı sinemaseverleri sıkabilir.
Çok