Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçenlerde, ekonomi ve finans dünyasındaki gelişmeleri yakından izlediğini hemen belli eden bir işadamıyla tanıştım. Doğal olarak küresel krizi ve olası yansımalarını konuşmaya başladık. Bir noktada “Nouriel Roubini hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sordu.
Bu bir test sorusu gibi geldi bana, vereceğim cevaba göre beni bir yere oturtacaktı sanki. Roubini hakkında bilinenleri tekrarlamakla yetindim, ABD ekonomisindeki kırılganlığı doğru okuyan Roubini’nin sonunda küresel krize yol açan gelişmeleri hayli erken bir tarihte öngörerek haklı bir üne kavuştuğunu söyledim.

Roubini’nin görmediği
“Evet ama”, dedi borsayla da yakından ilgilendiği anlaşılan muhatabım, “Mart ayından itibaren hisse senedi borsalarında yaşanan ralliyi (hızlı yükselişi) atladı Roubini”. Doğru bir saptamaydı bu. Küresel krizi öngören Roubini, mart ayından sonra borsalarda yaşanan ralliyi öngörememişti ve belki de bu nedenle borsayla yakından ilgilenen işadamının gözünde puan kaybetmişti.
Peki, nasıl oluyor da küresel krizi öngörebilen Roubini gibi bir ekonomist borsalardaki bir yükseliş dalgasını öngöremiyor ya da öne çıkaramıyor?
Bir ekonomistin günümüzün karmaşık dünyasında sağlıklı tahmin yapması kolay değil. Bugün bir ekonomist, ancak özel olarak ilgilendiği ve derinlemesine bilgi sahibi olduğu alanda işe yarayacak öngörülerde bulunabilir, her konuda doğru kehanette bulunamaz.
Örneğin küresel krizi öngörebilmek için dünyada olan biteni çok boyutlu olarak izlemek, ‘büyük resmi’ görebilmek, panoramik fotoğrafı çekebilmek önemliydi. Roubini bunu yapabildiği ve kriz öngörüsünü cesaretle söyleyebildiği için üne kavuştu. Yalnızca piyasalara - borsalara ve günlük - anlık fiyat hareketlerine odaklanmış olan ekonomistlerin ise bu ‘büyük resmi’ görebilmesi olanaksızdı.
Buna karşılık Roubini gibi küresel resme ve makroekonomik gelişmelere odaklanmış olan bir ekonomistin de belli piyasalardaki ve borsalardaki kısa süreli iniş - çıkış dalgalarını yakalayabilmesi hayli zor.
Verdiğim örnekte sorun, Roubini gibi her hafta dört - beş yerde konuşma yapan, TV ekranlarında sürekli boy gösteren ve gelecekten haberler veren birinin, her şeyi bilebileceğinin düşünülmesinden kaynaklanıyor. Oysa farklı beklentileri karşılamak için farklı nitelikte ekonomistlere gerek var.

Haberin Devamı

Hangi ekonomist ne işe yarar

Prof. Luis Garicano Kraliçe 2. Elizabeth’e izahat verirken.

‘Krizi neden atladık Kraliçem?’
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, geçen yılın kasım ayında, ekonomi alanında ilk akla gelen eğitim kurumlarından biri olan London School of Economics’i (LSE) ziyaret etti ve akademisyenlerden krizle ilgili bilgiler aldı. Akademisyenlerin Kraliçe’ye aktardığı bilgiler krizin dehşet verici boyutlarını ortaya koyunca Kraliçe onlara şu soruyu sordu: “Neden hiç kimse böyle bir krizin gelmekte olduğunu fark etmedi?”
Kraliçe’nin bu önemli sorusuna cevap vermek için neden bu kadar beklendi bilmiyorum ama 17 Haziran 2009 günü LSE’de düzenlenen bir forumda bu soruya cevap arandı. Akademisyenlerin yanı sıra finans kuruluşlarında, bürokraside ve medyada görev yapan tanınmış ekonomistlerin de katıldığı toplantı sonrasında Kraliçe’ye hitaben bir mektup kaleme alındı ve 22 Temmuz’da majestelerine gönderildi. 

Krizi gören oldu ama...
Kraliçe’ye gönderilen mektupta deniyor ki: “Büyük bir krizin gelmekte olduğunu gören ve ciddi uyarılarda bulunan kurumlar arasında Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) ve İngiltere Merkez Bankası da vardı ama onların uyarıları öne çıkamadı çünkü finans sektörüyle ilgili risk değerlendirmelerinde sistemin bütününü etkileyecek riskler yeterince hesaba katılmadı, ‘büyük resim’ gözden kaçırıldı.”
Özellikle ABD ve İngiltere’de, ülkenin en parlak beyinlerini, astronomik ücretler ödeyerek istihdam eden finans sektöründe böyle bir fiyaskonun neden yaşandığını açıklamak gerçekten de kolay değil. 

Para konuşturmadı
LSE’de Kraliçe’nin sorusuna muhatap olan kişinin, Prof. Luis Garicano’nun şu sözleri bizi en doğru cevaba götürecek ipuçlarını içeriyor bence:
“Mali sistemde yer alan herkese, belli işleri yapmaları için iyi para ödeniyordu, onlar da aldıkları paranın karşılığını vermeye çalışıyordu. Ancak çoğu kez onlara ödenen para, sonuçta topluma zarar verecek işleri yapmaları için ödeniyordu.”
Dünya çapında muazzam bir ekonomik ve sosyal tahribata yol açan bu oyunu sürdürmek isteyenler şimdi küresel finans sisteminin bütünüyle yeniden yapılandırılmasını gerekli görenlere karşı amansız bir mücadele veriyor. Kriz uyarısı yapanların sesini boğanlar, şimdi yeni krizleri tetikleyebilecek yapıyı koruma telaşında.

Haberin Devamı

 Sosyal risk de hafife alınıyor
Küresel krizin toplumsal maliyeti konusunda farklı tahminler yapılıyor. Ancak krizden en olumsuz etkilenecek olanların dünyanın en yoksul ülkeleri olacağını hemen herkes kabul ediyor.
Dünya Bankası ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gibi kuruluşların tahminlerine göre, açlık sınırının altında yaşayanların sayısı artacak, dünyadaki işsizler ordusuna katılanların sayısı 50 milyonu bulabilecek. Dünya çapında muazzam bir toplumsal fatura ödenecek. Bunun uzantısında dünyanın dört bir yanında siyasi krizlerin yaşanması güçlü bir olasılık.
Ortada vahim bir tablo var aslında ama bu ürkütücü soruna gereken önemin verildiğini söylemek olanaksız. Çeşitli çıkar hesaplarıyla finans krizini öngörmekte yetersiz kalan yetkililer şimdi de olası toplumsal ve siyasi krizlere ortam mı hazırlıyor acaba?